23 Temmuz 2019 Salı

Ya "güven" ya "lale"

G7 ülkeleri. Dünyanın önde gelen sanayileşmiş ülkeleri (ABD, Kanada,İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya) politik ve ekonomik sorunları tartışmak için zirveler düzenliyorlar. Sonuncusu Paris’te, G7 maliye bakanları bir araya gelerek kripto para birimleri ve dijital vergi konusunu ele alacaklar.
G7 yetkilileri dijital para birimlerinden kaynaklanan riskleri de tartışacaklar. Toplantı Paris'in kuzeyindeki bir şatoda yapılacak. Yani konuya tepeden mi bakacaklar? Alternatif para arayışı biraz da şatolarda yaşayanlara itiraz değil miydi?
Hafif bir panik havası var. Kontrol et, edemiyorsan engelle, engelleyemiyorsan vergi koy yine engelle. Bu konu Facebook'un ‘çılgın’ diye tanımlanan kripto para birimi Libra’nın gündeme gelmesiyle iyice alevlendi. 
ABD Başkanı Trump “ABD’nin tek para birimi var, o da dolar” dedi. ABD'de demokrat ve cumhuriyetçi milletvekilleri, Senato'daki bir oturumda Facebook’un çıkarmayı planladığı dijital para birimini, "sanrısal" ve "delice" olarak tanımlayarak bunun önünde durulması gerektiğini bildirdi. FED Başkanı Powell da bitcoinin aslında altının değer saklama işlevi gibi bir karakteristikte olduğunu ve para birimi olamayacağını belirtti.
Asıl değer bilgiydi, o bilgiyi kendi elleriyle seve seve like ata ata verdi insanlar.  Facebook kullanmam, Zuckerberg’in tipine gıcığım, facebook bilgi hırsızı ve spekülatör. Ama getirmeye çalıştığı digital paraya itiraza da “iş işten geçti” diyorum. Eğer bir sorun varsa bu sorun Facebook’un kendisidir, çıkaracağı dijital para değil.
Dışarda Libra tartışılırken içeriden güzel bir haber geldi. 11. Kalkınma Planı'nda (2019-2023) "blok zincir tabanlı dijital Merkez Bankası parasının hayata geçirilmesi" hedefini gördük. 
Büyük ihtimalle TCMB'nin çıkaracağı dijital para TL’ye entegre olacak, Merkez Bankası dijital parayı kullanmak isteyenler için dijital hesap oluşturacak.Türkiye bu noktada kendini doğru yerde konumlandırıyor. Yasaklamaktan ziyade güvenli bir sistem kurmaktan bahsediyoruz. 
Merkez Bankası'nın kripto parasını basmasının avantajı bireylerin ve işletmelerin bankacılık sistemini aradan çıkararak doğrudan Merkez Bankası parasını ellerinde tutabilmeleri. Sistem için avantaj ise blok zincir teknolojisi ile bütün para transferlerinin kayıt altına alınması, kara para aklama,  vergi kaçırma gibi yasa dışı yolların kapanması olacak.
İran altına dayalı kripto para çıkarmaya hazırlanıyor. Bu sahadan yeni haberler almaya devam edeceğiz, o boşluk (güven boşluğu) uzun vadede kapatılacak. Kapatılmazsa zaten bitcoini lale soğanının yanına koyacaklar 

Kral Para

Paranın tarihi bize gösteriyor ki, kim askeri-ekonomik anlamda güçlüyse onun parası değerli ve tercih edilir, rezerv para oluyor.

Aşağıdaki tablo da bu durumu gösteriyor.



20. yüzyılın en büyük ekonomik-askeri gücü ABD. Dolar da dünyanın her yerinde geçerli para birimi. 
Aşağıdaki tabloda küresel boyutta para birimlerinin rezerv olma yüzdesini var. ABD doları yüzde 61’lik paya, en yüksek paya sahip. Tablo 2019 yılının 1. Çeyreğindeki son durumu gösteriyor.
ABD doları, dünyanın önde gelen rezerv para birimi olarak, tercih edilen para.  ABD dolarının yaklaşık yüzde 65'i şu anda Amerika Birleşik Devletleri dışında kullanılıyor, ticaret finansmanının yüzde 80'i dolar olarak yapılıyor.
Yani tartışmalı olsa da hala ABD doları kullanıyor. Arada doların tahtı sallanıyor haberleri okuyoruz ancak o tahttan doları inmesi o kadar kolay değil, taht savaşı olsa da kral o tahtı bırakmaya hazır değil, istekli hiç değil.
Rezervlerin çeşitlendirilmesi gibi bir amaçla ülkelerin doların dalgalanmasından etkilenmelerini en aza indirmek için ADB doları dışında para birimlerini elde tutma oranlarını artırdıklarını, altın aldıklarını ve yer yer dış ticarette yerel para birimi kullanma tercihini dillendirdiklerini okuyoruz.
Tam da burada araya kripto para dünyasının isimleri giriyor. Değer saklama aracı olarak kullanılabilen kripto paralar neden rezerv para olmasın neden dolara rakip olmasın? Bunun mümkün olduğunu düşünenler var. Ama bence oraya daha çok yol var.
Rezerv para (dolar veya euro vb..) olmada esas konu “güven”. Bir noktada küresel boyutta ortak para biriminden bahsederken dijital paraların devletler tarafından rezerv para olarak kullanılması çok uzak mıdır, dünya bu alternatife ne kadar hazır bunu tartışmalıyız. Çünkü dünyanın bir “dolar sorunu” var. 
Eğer “güç” ün tanımı değişiyorsa paranın tanımı da “kral para”nın adı da değişebilir. Tarih boyunca değişmiş, yine değişir.  Elbette bir ihtiyacın karşılığı olarak doğan dijital para, ihtiyaç ve avantajları istikametinde ilerleyecek ama riskleri de devam edecek. Kafalardaki soru işaretleri ne kadar ortadan kalkar, hangi hızla” güven” artarsa alternatif rezerv olma ihtimali de o derece artabilecek belki.


26 Haziran 2019 Çarşamba

ASIL HİKAYE ŞU

Bir şeyler oluyor...
Altın 30 Mayıs’ta 1275 dolardan 25 Haziran’da 1438 dolara kadar yükseldi. Kabaca 1 ayda yüzde 12’lik yükseliş.
ABD 10 yıllık tahvil faizi 3 Mayıs’ta yüzde 2,51 seviyesinden 1,98 seviyesine kadar düştü. ABD borsaları zirveleri zorladı.
İşte bütün bunlar Fed ve diğer gelişmiş ülke merkez bankalarının Fed’i izleyen tavırlarından. Fed faiz indirimine yakın düşüncesi piyasaları hareketlendiriyor, dolar değer kaybediyor. Dolar endeksi, doların 6 gelişmiş ülke para birimlerine karşı değerini ölçen endeks, 23 Mayıs’ta 98,3 seviyesinden 25 Haziran’da 95,8 seviyesine kadar geriledi.
Dolardan kaçan Bitcoin’e de gidiyor
Başlıklar belli; Fed faiz indirecek, İran gerginliği ve G20 zirvesinden çıkması beklenen sonuç dolar sattırıyor, dolardan kaçan Japon Yeni’ne İsviçre Frangı’na Bitcoin’e ve ons altına gidiyor. Jeopolitik risk ve ekonomik kaygılar parayı doların alternatifi varlıklara yönlendiriyor.
Jeopolitik risk konusundan başlayalım. Bugün biraz tansiyon yükselmiş olsa bile jeopolitik başlıkların dün de var olduğunu, yarın da var olacağını biliyoruz. Dünden bugüne nasıl bir risk artışı oldu ki altın veya bitcoin veya Japon Yen’i için yükselişe destek olsun? Hafife almıyorum ama, gerçekten etkisi ne kadardır acaba diyorum.
G20 zirvesinden ticaret savaşının sona ereceğine dair güçlü bir sinyal alınmaması ihtimali… Gerçekten bu savaşın mutlak anlamda sona ereceğini düşünüyorsanız, birkaç kez daha düşünün derim. O savaş bitmez, en iyi ihtimalle daha üst boyuta taşınmaz. Ama en iyi ihtimalle. Dünya Ticaret Örgütü açıkladı. Korumacı tedbirler 2010 yılından bu yana artarak G10 ülkeleri tarafından sürdürülüyor. G20 ülkelerinin Ekim 2018-Mayıs 2019 arasında getirdiği yeni ticaret kısıtlamalarının parasal değeri 336 milyar dolar. Manşette ABD-Çin savaşı gibi görünebilir ama altta gelişmiş ülkeler her beraber bu savaşın içinde. O yüzden bu savaş bitmez.
Hikayenin aslı şu
Trump güçlü dolar istemiyor. Fed’i doları aşırı değerlendiren politikaları (faiz artırımı) yüzünden sert eleştiriyor. Ve bombayı Bank Of America patlatıyor “ Trump devalüasyona hazırlanıyor”. Bankaya göre Trump Hazine’ye talimat verecek New York Fed dolar satıp başka para birimlerini alacak. Dolar şu anda olması gerektiğinden yüzde 13 oranında daha değerli, böylece dolar değer kaybedecek.
Güçlü yerel para, ihracatta rekabet avantajını olumsuz etkiler. Trump dolar aşırı değerli diyorsa amaç ABD ürün ve hizmetlerinin, doların ucuzlamasıyla birlikte, dışarıdan daha fazla talep görmesi beklentisi olmalı. Böylece değersiz dolar ABD ihracatını artırırken içeride üretim artıp cari açık azalacak. 
Eğer doların değerini düşürecek, faiz indirimi haricinde bir hamle gelirse ne olacak? Ekonomi neticede tercihlere dayalı. Bir şey tercih eder, dışarıda tuttuğunuz seçeneğin maliyetine katlanırsınız. Doların değerini hızlı bir şekilde düşürüp düşük tutacak adımlar atılırsa bu durum ABD’yi finanse eden,borç veren yatırımcıları kaçırabilecek, doların rezerv para olma hali sorgulanacak. Doğru ya, paranın değerine dair sert hamleler gelecekse yatırımcı neden dolarda dursun?
Şimdi biraz daha net anlaşılabiliyor mu, neden merkez bankaları rezervlerinde altının payını artırmaya, doların payını azaltıp çeşitlendirme çabasına giriyorlar, neden ülkeler ticaretlerinde yerel para birimini kullanma oranını artırmaya çalışıyor ya da neden kripto paralarda son dönemde olmadığı kadar seri yükselişler var?

CEZALANDIRMAK MI?

2008 krizinden sonra piyasalar yükselirken ana sebep merkez bankalarının izlediği politikalar olmuşken merkez bankalarından müdahale olmadan piyasaların yükselişe devam etmesi, yeni zirvelere ulaşması ne kadar mümkün? 
Piyasalar ne zaman düşmeye başlasa devreye merkez bankaları girdi. 2018 yılı başında küresel piyasalar zirve yaparken küresel merkez bankalarının da bilançoları zirve seviyeye ulaşmıştı. Fed+Avrupa Merkez Bankası+ Japon Merkez Bankası= 15 trilyon dolar para basımı…
Fed faiz artırmaya başlarken piyasaları alt üst etmemek için ihtiyatlı ve titiz davrandı. Bu hassasiyeti memnuniyetle karşılayan piyasalar canlı kalmaya devam etti. Sonra araya ticaret savaşı, küresel büyüme endişeleri, durgunluk senaryoları girdi. 2018’in sonuna doğru borsalar çakıldı ve Fed geldi. Önce faiz artırımı sonra erdi, şimdi faiz indirimine hazırlanan bir dünyadan bahsediyoruz.
Fed’in indirebileceği bir faizi var, 9 faiz artırımından sonra sıfırda yüzde 2,5’a yükselmiş faiz sebebi her neyse gerekiyorsa düşürülebilir. Ama ya düşürecek kadar yüksek faizi olmayanlar? Mesela Avrupa Merkez Bankası hangi faizi düşürecek? 
Faizi olmayan negatif faize geçecek. Avrupa Merkez Bankası yetkililerinden negatif faiz güzellemesi ama aylar öncesinden IMF’in negatif faiz candır açıklaması bu yazının asıl konusu.
Şöyle düşünün
100 liranız var. Bankaya bu birikiminizi yatırıyorsunuz, dönem sonunda banka size 98 lira geri veriyor. Bu işte bir anormallik var, sağlıklı ekonomilerde böyle bir şey olmaz. Ama şimdi negatif faiz konuşuluyorsa sağlıklı olmaktan çok uzak ekonomik yapılardan bahsediyoruz demektir.
Şubat 2019 tarihli bir haber  “Uluslararası Para Fonu ekonomistleri nakit parayı yasaklayıp, merkez bankalarına sınırsız negatif faiz uygulama alanı açarak, bankada mevduat tutup tasarruf yapmak isteyenleri cezalandırmayı tartışıyor”
IMF ekonomistlerine göre gelecekte yeni ekonomik çöküşler olması kaçınılmaz. Rapora göre sert ekonomik daralmalar faizlerde yüzde 3 ila 6 oranında indirime gitmeyi gerektiriyor. Ancak, yeni bir kriz olursa şu an çok az ülke para politikasını çalıştırmak için bu (yüzde 6’lara kadar yükselmiş faiz) oranına sahip. Bu durumda birçok merkez bankasının faizleri negatife çekmek zorunda kalacak.
Negatif faiz döneminde ne oluyor?
- Negatif faiz ile bankadan para tutan tasarruf sahibi parasının eridiğini görüyor.
- Parasının eridiğini gören, parasını bankadan çekerek harcama yönelir ve yatırıma yönelir.
- Fakat faizler negatif olduğunda bile ekonomik aktörler paralarını bankadan çekip sistem dışında tutarak sıfır faizle de olsa tasarruf etmeye devam edebilir.
İşte burada çok acayip bir çözüm önerisi geliyor IMF’den: nakitin yasaklanması
Bu çözüm yoluna göre nakit  para yasak olacak ve tüm işlemler bankacılık sistemi üzerinden elektronik ortamda gerçekleştirilecek. Böylece merkez bankaları istedikleri kadar negatif faiz uygulayarak tasarruf etmek isteyenleri cezalandırabilecek.
Cezalandırmak !!!
Çünkü tek eksiğimizi tasarruf sahibinin cezalandırılmasıydı.
Siz adam akıllı bir çözüm bulmak yerine faturayı kime kesmeye kalkıyorsunuz demezler mi? Kapitalist sisteminin yaşattığı krizlerin sebebi artık tasarruf sahipleri, harcamayanlar, tüketmeyenler mi olacak?
Şimdi biraz daha anlaşılabilir oluyor mu, neden insanlar altın alıyor, neden kripto para dünyası hareketli?
19 Haziran’da Fed Başkanı Powell dijital paralar, kripto paralar konusunda endişeli değilim, kripto paraların merkez bankası paralarının yerini almalarından çok uzaktayız dedi.
Ama bu uzaklığı yakına çeken hamleler de merkez bankalarından gelecek gibi.

11 Haziran 2019 Salı

LET THE PARTY BEGIN !!!


2018 Ekim ayında piyasalarda sorular birikmeye başlamış, Kasım ayında borsalarda düşüş başlamış ve Aralık ayında felaket senaryoları dünyayı sarmıştı. Dünya (piyasalar) yıkılıyordu, merkez bankaları neredeydi? Çok uzakta değil, hemen yakınlardaydı.

Fed’den bahsediyoruz. 2018’in sonunda piyasaları ipten alan Fed 2019’un ilk 4 ayında S&P500 endeksinde %25’lik şahane yükselişin ana sebebi oldu. Bu arada ABD’de 2019’un ilk çeyrek büyümesi geldi, %3,2 hiç de fena değildi, ticaret savaşlı-küresel büyüme endişeleri-belirsizlikler vs. vs. ortamında.

Borsalar yükselirken, piyasalarda 3 ayda beklentilerin (ne beklendiyse artık) ötesinde kazançlar yakalanmışken Fed’in sahneden inmesine izin verilmedi. Bir taraftan verilere bağlı kalınarak para politikası kararı verileceği, ABD ekonomisinde işler yolunda ama belirsizlikler hala mevcut, enflasyon beklentilerin altında ama bu durum geçici olabilir, faiz indirebiliriz de faizi artırabiliriz de, duruma göre, bakacağız, şeklinde Fed haberleri ile günler geçti. Sonra anlaşıldı ki bu ticaret savaşı meselesi çözülmesi kolay bir konu değil, Trump savaşı yayacak, ya istediğini alacak ya da sırayla ABD’nin dış ticaretinde açık verdiği 102 ülke sırayla masaya çağırılacak. Tabii bunun ABD ekonomisine de dünya ekonomisine de bir etkisi olacak. Kimine göre ABD 600 milyar dolarlık maliyete katlanacak, kimine göre ABD ve dünya büyümesi 0,5 puan aşağı çekilecek, ticaret savaşları yüzünden.

Dünyanın sorunu bitmez. Ama piyasaların yükselişte yakıtı er veya geç biter. ABD borsalarında da rekorlar tazelendikten sonra yükselişin nefesi tükenmeye başladı. O yüzden Fed’in sahneden inmesi mümkün değil zaten. Borsalar hep yükselmek zorunda mı, 10 yıldır yükseliyor diye yükselmeye devam mecburiyeti mi var? Mesele şu, finansal piyasalarda bozulma dönüp dolaşıp ekonominin dengelerini bozuyor. ABD borsalarının %10 düşmesi ABD büyümesini %1 kadar aşağı çekebiliyor. ABD borsalarının yükselmesini kendi başarısı olarak gören bir başkan, finansal piyasalarda kırılmaya tahammülü olmayan bir sistemle bir araya gelince, gerekirse piyasa dediğimiz olgu-kavram-mekanizma pamuklara sarılıyor.

Bugünlerde bir kez daha Fed faiz indirimi konusuyla gündemde. Bunu gündemde tutan piyasa aktörleri, ama gündemden düşmesine izin vermeyen Fed duruşu mevcut. Haziran ayının ilk haftasında Fed Başkanı Powell faiz indirimi mesajı verdi. Piyasa zaten faiz indirimi bekliyor. Eylül gibi başlayıp Mart 2020’ye kadar 3 faiz indirimi olur diyenler var.

Fed’in faiz indirmesi ne anlama gelir?

Faiz indirimi riskli varlıklar veya değeri dolarla ölçülen varlıklar ( bknz. Ons altın 30 Mayıs 1274 USD, 7 Haziran 1348 USD) için yükseliş sebebi olabilir. Sonuçta faiz indirimi doların değerini aşağı çekebilecek bir unsur. Piyasalar için yeni parti malzemesi olur faiz indirimi.
Peki gerçekten ABD’de bugünden güçlü faiz indirim mesajları verilmesini gerektiren kötü ekonomik koşullardan mı bahsediyoruz?

ABD’de işsizlik 49 yılın en düşüğünde, büyüme 2. Çeyrekte düşecek olsa bile ABD’nin 2019’u %2 civarında büyümeyle kapatması mümkün, enflasyon canlı değil ama ticaret savaşı-tarife değişiklikleri enflasyonu yükseltmeyecek mi (kitaplarda yanlış mı yazıyor?)

Fed 9 kez faiz artırımı yapıp 0’dan 2,5’a 3 yılda geldi. Faizi yükseltirken ekonomik verilerden ne kadar destek alınmışsa faizi indirirken de aynı mantık çalışacak, belli. İşin bu tarafını başkaları düşünsün.


21 Nisan 2019 Pazar

Kripto para bir reddediştir


Kripto para özünde bir itiraz, reddediş hatta isyan olabilir mi? Blockchain teknolojisi dünyayı bambaşka bir yere götürebilecek ama içindeki kripto para dünyası, var oluşu başka bir anlam da barındırabilir mi? Neden bitcoin var veya neden bitcoin veya benzerleri gelecekte de var olacak?

Bir tanımla başlamalıyız. Baby boom.

Baby boom özellikle ABD’de 2. Dünya savaşı sonrası-1960 yılı başlarına kadar devam eden, yıllık doğum hızında büyük artış yaşanan bir dönemi anlatıyor . ABD’de 1955 yılında nüfus artış hızı rekor kırmış, bu dönemde 78 milyon kişi doğmuş. Bu kalabalık kuşak ABD’de  toplumu, kültürü, ekonomiyi yeniden şekillendirmiş. Baby boom kuşağı 2015 yılında ABD nüfusunun %35’ini oluşturmuş. Yani bu kuşak hala ülkenin siyasetinde, ekonomisinde ciddi bir ağırlığa sahip, kararları onlar alıyor (şimdilik). Fakat eski kuşağın aldığı kararlar gelecek kuşakların kaderini belirliyor. Bu bağlamda biz konunun ekonomik boyutuna, paranın merkezine, merkez bankacılığına bakalım.

Genç nesil, bireysel/kamusal borçlar, çevre kirliliği ve eşitsizlikten kaynaklanan bir dünyayı devraldığına inanıyor. Bu durumun suçlusu olarak da baby boomer jenerasyonunu görüyorlar. Çünkü o kuşak bugün merkez bankalarını yönetiyor ve başta Fed, merkez bankaları manipülasyon yapıyorlar ve toplumu yanlış yönlendiriyorlar.

Bu duruma basit bir örnek; son yaşanan küresel kriz… 2008 krizinden doğru dersleri çıkarılsaydı ve devasa boyutta ödenemeyecek borçların, aşırı hırsın ve kötü işletilen büyük bankaların batmalarına izin verseydik, gelecekteki hesaplaşmaların çoğundan kaçınabilirdik diyenler var. Dünya bir süre için ciddi boyutta sarsılabilirdi belki  ama sonra çok daha sürdürülebilir bir temelden yoluna devam edebilirdi. Para, kağıt paraya olan güven, küresel finans sisteminin güvenirliği bu derece sorgulanmazdı. Ne oldu da bugün sorgulanıyor?

Son krizde merkez bankaları sisteme daha önce hiç olmadığı kadar para sokarak sorunları çözebileceklerine inandılar. ABD+Avrupa+Japonya+İngiltere. Bu dört ülkenin merkez bankaları küresel sisteme 15 trilyon dolar taze para soktular. Bu devasa boyuttaki bol ve ucuz para işe yaradı. Ekonomik büyüme bir dönem için de olsa yakalandı, hisse senetlerinin, gayrimenkullerin ve diğer varlıkların fiyatları da yükseldi. Büyük acılar içindeki hastaya komada güçlü ağrı kesiciler verildi, hasta komada gözlerini açtı ama artık o uyuşturucuya bağımlı, onsuz yapamıyor. Bugün tekrar büyümenin yavaşlamasından, paraların değer kaybından, borsaların düşme tehlikesinden bahsediyoruz.

2018 yılının sonlarında piyasalar sarsılmaya borsalar düşmeye başladığında Fed tekrar sahneye çıktı. Geçmişte işe yaramış olan! strateji bugün de tekrarlanmak isteniyor. Parayı sıkma, bollaştır, pahalı hale getirme, ucuzlat.

Fakat bu bol para, bedava paradan toplum eşit oranda yararlanmış gibi görünmüyor. 2008 krizinden sonra orta sınıfın ortadan kalkma hızı yükseldi, borçlar daha da yükseldi. Aşırı finansallaşan sistemde aşırı teşvik çabalarının faydaları, finansal varlıklara sahip olan ve kontrol edenlere kaldı. Ne kadar çok para basarlarsa o kadar çok popülist politikacının ortaya çıkmasına sebep oldular. Çünkü para basmak demek, toplumun alt/fakir tabakasından  üst/zengin tabakasına doğru servetin yeniden dağıtılması anlamına gelir. İngiltere’de genç seçmenler İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılmasına (Brexit) karşı, ABD’de Trump’ın genç nesil tarafından çok da sevimli görülmediği ortada. Ama Trump da Brexit de aslında son krizin siyasi sonuçları.

Fed ve benzeri merkez bankaları tarihin en büyük para basımını yaparken topluma verdikleri mesajda ekonominin sağlamlığına vurgu yaptılar. Bugün tekrar hastaya uyuşturucu verme konusunda eskiye dönüş sinyalleri varsa, hasta daha iyi olduğundan mı?

Netice eğer merkez bankaları bugünün sorunlarını (ama bugün keşfedilen değil, dünden devralınan ve giderek büyütülen sorunlarını) çözmek için dünün olağanüstü para basma çözümüyle aşacağını düşünüyorsa bu ABD ve Fed özelinde dolar için de bir sorundur. Küresel rezervin %60’ı dolar bazında olduğu için o sorun sadece Fed’in ve ABD’nin değil herkesin sorunudur.

Bu durumda doların değeri, ileriye doğru ötelenen ve biriktirilen sorunların gölgesinde kalacaksa  alternatif aranması gayet doğal ve gerekli. Arkasında bir dayanak olmayan kağıt paraya karşı altın ve kripto para dünyasının heyecanı da anlaşılabilir. Çünkü paranın kendisini bir çözüm olarak görenler bugün parayı sorun hale getirmiş durumdalar.

Kripto para şunu diyor bence:

Sizin bize dayattığınız sorunları ve çözümlerinizi reddediyor, çözümlerinize güvenmiyorum. Aşırı denetim, gözetleme ve sınırlama kurallarınızı kabul etmiyorum. Varlığımı yüzyılı şekillendirecek yüksek teknolojide ve eski jenerasyonun çok farklı bir yerinde konumlandırıyorum. Buna bir an önce alışsanız iyi olur.

17 Nisan 2019 Çarşamba

ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ


ÖZEL SEKTÖRÜN UZUN VADELİ YURT DIŞI BORCU


ÖZEL SEKTÖRÜN KISA VADELİ YURT DIŞI BORCU


BANKALARIN UZUN VADELİ KREDİ BORÇLANMALARI



BANKALARIN UZUN VADELİ TAHVİL İHRACI




 FİNANS DIŞI ŞİRKETLERİN UZUN VADELİ KREDİ BORÇLANMASI



FİNANS DIŞI ŞİRKETLERİN UZUN VADELİ TAHVİL BORÇLANMASI



BANKALARIN KISA VADELİ KREDİ BORÇLANMASI



FİNANS DIŞI ŞİRKETLERİN KISA VADELİ KREDİ BORÇLANMASI



 UZUN VADELİ KREDİ BORCUNUN DÖVİZ KOMPOZİSYONU


KISA VADELİ KREDİ BORCUNUN DÖVİZ KOMPOZİSYONU


UZUN VADELİ KREDİ BORCUNUN SEKTÖREL DAĞILIMI


 KISA VADELİ KREDİ BORCUNUN SEKTÖREL DAĞILIMI








26 Şubat 2019 Salı

OECD : ŞİRKET TAHVİLİ PİYASASINDA RİSKLER ARTTI


Finansal olmayan şirketler borçlarını kurumsal bonolar şeklinde çarpıcı biçimde artırdılar.

TAHVİL PİYASASININ SON 20 YIL GÖRÜNÜMÜ


2008-2018 yılları arasında küresel kurumsal tahvil ihracı, krize yol açan yıllarda yıllık ortalama 864 milyar ABD doları ile karşılaştırıldığında yıllık ortalama 1,7 trilyon ABD dolar seviyesinde.

2018 yıl sonu itibariyle, finansal olmayan şirketler tarafından dünya genelinde ihraç edilen toplam tahvillerin toplam tutarı 2008 yılında 12.95 trilyon ABD Dolarına ulaşmıştır. Gelişmiş ülkelerde 2018 itibariyle toplam küresel ödenmemiş tutarın, şirket tahvil hacimlerinin % 70 oranında arttığını, 2008'de 5.97 trilyon dolardan 2018'de 10.17 trilyon dolara yükseldiğini görmekteyiz. Gelişen ülkelerde rakamsal boyut 2018 yılında, on yıl önceki seviyesine kıyasla% 395 artarak toplamda 2.78 trilyon ABD Doları tutarına ulaştı.





2007 yılında 898 milyar ABD Doları tutarında olan gelişmiş ekonomilerdeki finansal olmayan şirketlerin yıllık tahvil ihracı, 2017 yılında 1,5 trilyon ABD Dolarına ulaşarak 2018 yılında 1,2 trilyon ABD Dolarına geriledi.



GELİŞMİŞ VE GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE ŞİRKET TAHVİL İHRAÇ EDEN ŞİRKET SAYISI  2007’de 1133’DEN 2017 YE 2327 YE YÜKSELDİ. 

Ancak, 2018’de bu rakam 1.789’a geriledi. Gelişmekte olan piyasalarda tahvil ihraç eden şirket sayısı 2007 yılında 347 ,  2016 yılında 1917 oldu 5,5 kat arttı.
2016 yılında gelişmekte olan pazarlarda fiilen tahvil ihraççı sayısı gelişmiş pazarlardaki ihraççı sayısını aştı. Ancak son iki yılda sayı oldukça azaldı.


ABD ve Avrupalı şirketler tarafından kurumsal tahvil ihracı


ABD'deki ortalama borçlanma büyüklüğü, 2000-2007 döneminde ortalama 479 milyon ABD dolarından 2008-2018 döneminde 837 milyon ABD dolarına yükselmiştir.

Avrupalı finansal olmayan şirketler tarafından kurumsal tahvil ihracı oldukça farklı bir model sunmaktadır. 2009 yılında şirket tahvil ihracında büyük bir artış yaşandıktan sonra Avrupa'da yıllık tahvil ihracı miktarındaki büyüme, küresel ihracata oranla mütevazı kalmıştır. Kriz öncesi ortalama 250 milyar ABD doları ile karşılaştırıldığında, yıllık ortalama ihraç kriz sonrası yıllarda% 54 artarak 385 milyar ABD dolarına çıkmıştır. Aynı şekilde, şirket tahvil ihracı yapanların sayısı 2000-2007 döneminde yılda ortalama 258 şirketten% 53 artarak bir sonraki dönemde 396'ya yükselmiştir.

Şirket tahvil ihraçları yoluyla yaratılan borç miktarında belirgin bir artışa rağmen, ABD'deki ihraççı sayısının belirli bir artış göstermediğini ortaya koymaktadır

2000-2007 döneminde, ortalama 605 ABD'li finansal olmayan şirket her yıl şirket tahvil piyasalarına yöneldi, ortalama sayı kriz sonrası dönemde 646 ihraççıya yükseldi. 


ÇİN VE GELİŞEN ÜLKELER



Çin'de 2016 yılında şirket ortalama borçlanma rakamı 590 milyar ABD doları tutarındadır. Her yıl tahvil ihraç eden Çinli şirket sayısı, 2007 yılında 68 ihraç eden kuruluştan 2016 yılında 1451 ihraç eden kuruluşa hızlı bir artış göstermiştir.

2016 yılında zirveye ulaşan Çin'de tahvil ihracı son iki yılda 2015 seviyesine kadar geriledi.

TAHVİL DERECELENDİRME NOTU VE DAĞILIMI


                     YATIRIM YAPILABİLİR    YATIRIM YAPILABİLİR DIŞI


2000-2007 döneminde, BBB anonim tahviller, küresel yatırım notu ihracının ortalama% 38,9'unu oluştururken, 2008-2018 döneminde ortalama% 44,1 ve 2018'de% 53,8'e ulaştı. AA cinsinden tahvillerin yıllık ortalama payı 2000-2007 ve 2008-2018 dönemlerinde% 16,7'den% 13,7'ye, AAA tahvillerinin% 5,4'ten% 2,3'e geriledi.

Öte yandan, yatırım dışı kalite ihracı kompozisyonundaki değişim, farklı bir niteliğe sahiptir. BB cinsinden tahvillerin küresel yatırım dışı not ihracında ortalama yıllık payı 2008-2018 döneminde kriz öncesi dönemde% 35,2'den 2008-2018 döneminde% 49,4'e yükselmiş ve 2018 itibariyle% 53,9'a ulaşmıştır. B notu sayıları, iki dönem arasında ortalama% 57,5'den% 44,3'e düşmüştür. 

Global kurumsal bono derecelendirme endeksi


Küresel kurumsal tahvil derecelendirme endeksi 1980’den bu yana genel ihraç kalitesinde yapısal bir zayıflama eğilimi de ortaya koymaktadır. 1980’lerde en düşük ihraççı kalitesi 13.28 iken, 1997’de 13.02’ye düşmüştür. 

Şu anda endeks son 9 yılda BBB + 'nın altında kaldı. 2018 itibariyle, endeks 13.34'tür, yani ortalama şirket tahvili yaklaşık olarak BBB derecesine sahiptir.