18 Aralık 2018 Salı

KURTAR BİZİ FED YA DA "SANA GİTME DEMEYECEĞİM"

Yaşasın algoritma.

Bu yazıyı saat 00.30'da yazıyorum, sistemi kurup bırakacağım, siz bu yazıdan sabah 08.45 itibariyle twitter üzerinden haberdar olacaksınız. Robotlaşma, makinelerin alım satımı piyasalarda dengeyi bozuyor olabilir ama başka yerlerde hayatı kolaylaştırıyor. Yazıları anında mail kutusunda görmek isteyen sağ tarafta, aşağıda, "Eklenen yazıları mail olarak alın" kısmına mailini yazsın.

ABD borsaları sert düştü. Kırdı kırıyor, hayır düzeltme-daha yükseğe sıçrama için geri çekilme yorumları devam etsin, biz ABD borsaları için asıl sorunu arayalım.

Aşağıda SP500 endeksin uzun vadeli görünümü var.



9 Mart 2009 endekste görülen en düşük seviye 672. Buradan başlayan yükseliş 9,5 yıl sürdü. 17 Eylül 2018'de 2940 seviyesi görüldü. 9,5 yılda %330 oranında yükseliş. 

Bu yükselişin en büyük sebebi Fed'in sağladığı devasa likidite. Arkasından ipten dönen ABD ekonomisinin Fed'in bilançosunu devasa büyüklüğe taşıması pahasına ekonomide nihayet kıpırdanma, şirket karlılıklarının artması vs vs...Niceliksel gevşeme hikayesi. 2009-2010-2011-2012 yıllarında borsaların imdadına yine Fed yetişti ve QE1 QE2 QE3 QE3,5 piyasaları o dönem diplerinden aldı götürdü. 

Özünde 9,5 yıl süren yapay bir ralli bu. Yapay çünkü temelinde ekonomik büyüme, 9,5 yıl boyunca artan şirket karlılıkları yok, bol ve ucuz paranın başlattığı, sonrasında ekonomik toparlanmanın ittiği bir ralli var. Ve her yeni zirvesinde balon-bu sefer son-yükseliş sona erdi söylemlerine rağmen 9,5 yıl süren ralli. Ne zaman sona erer bilinmez ama bir gün sona erecek bir ralli.

Şimdi sırada Noel Baba rallisi beklentileri var. Geride kalan 10 gün içinde bu ralli yaşanmazsa ABD borsaları yıl içinde sağladıkları kazanımları geri vermiş olacaklar. Bu ralliyi bekleyenlere sevindirici bir istatistik:  1969'dan bu yana SP500 yılın son 5 işlem günü+yeni yılın ilk 2 işlem günü= ortalama %1,3 oranında yükselmiş. Yaşansa bile %1,3 neye yeter o başka tabii.

Ama öncesinde çarşamba akşamı Fed'den gelecek faiz kararı ve 2019'a ait mesajlar var. Noel Baba rallisinden ziyade soru şu: Fed bir kez daha piyasaları ipten alır mı? Yine istatistik: 1994'den bu yana SP500 endeksi FOMC duyurularından 24 saat önce ortalama 49 puan yükselmiş. Evet 49 puandan yetmez tabii.

SP500 Aralık 1931'den bu yana en kötü aralık ayı performansını gösteriyor. ABD için sorun büyümeyse bu konuyu şurada  işledik.

Petrol fiyatı düşüyor çünkü 2020'ye kadar kayda değer arz kısıntısı olmazsa büyüme destekli talep artışı olmayacak, çünkü sadece ABD değil tüm dünya daha yavaş büyüyecek. Emtia-enerji fiyatı düştükçe borsalarda bu alanın şirketleri değer kaybediyor. Tahvil faizinde 2 yıl/10 yıl farkı resesyona işaret ediyor, bu durum bankaları zorluyor. Yükselen faiz konut sektörünü zorluyor. Birbirini besleyen sebep/sonuç zinciri yatırımcıyı sıkmaya başlıyor. Siz bütün bu başlıkların üstüne bir de 2019'da çözülmeme riski olan ticaret savaşı sosunu da  ekleyin. Görüyorsunuz fazla sö... hayır o espriyi yapmayacağım, çünkü gerçekten komik değil.

İşin bir de teknik tarafı var. Aşağıdaki grafiği tıklayıp büyütürseniz daha net görebileceksiniz.


9 Şubat dibi 2016'dan aldığımız en yakın seri yükseliş hareketinin de ilginç bir seviyesine denk geliyor.



Yani grafik diyor ki, hadi diyelim 2500 seviyesine kadar geriledin, ama orda dur. Durmazsan bir sonraki durak 2375

Bakalım Fed bu kez de ipten alacak mı piyasaları. Çünkü bir düşünceye göre Fed piyasa dostudur, kırılmasına kolay kolay izin vermez. 9,5 yıllık ralli yapaysa, bir süre daha yapay kalır yüksekte kalır, ne kaybeder yatırımcı? Ama borsalarda kırılma olur, işin düzeltme değil trend sonu olduğu fikri ağır basmaya başlarsa, bilin bakalım bunun faturası Trump tarafından kime kesilir?

Durduk yere aklıma geldi. Özdemir Asaf şiiri

Sana gitme demeyeceğim. Gene de sen bilirsin. Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim, İncinirsin.

Feridun Düzağaç söylüyor https://www.youtube.com/watch?v=E5E77TGhuhY

16 Aralık 2018 Pazar

Asıl Sorun Başka Yerde Birikiyor

Fed bu hafta ne yapacak? Faizi artıracak mı, 2019'a dair nasıl bir mesaj verecek?

Fed'in faiz kararı heyecanla bekleniyor ama her FOMC toplantısında faiz artırır mı sorusunun yanına başka bir soru eklemek gerek: Fed bilançosunu (faizi herhangi bir toplantıda artırsa da artırmasa da) küçültmeye devam ediyor mu? Evet. Fed normalleşmeye çalışıyor mu? Evet. Bu çaba bitmesi gereken döneme yakın mı? Hayır.

Fed son krizde uyguladığı para politikasıyla bilançosunu tarihi/devasa yüksek seviyelere taşıdı. Aşağıda Fed bilançosu grafiği var. 2008 krizinden sonra Fed bilançosunu kabaca 4,5 katına kadar büyüttü. Şimdi bilançosunu yavaş yavaş küçültmeye çalışıyor.




Bir de ABD için durgunluk tartışmaları var. Bir yerde bu ekonomi duracak elbette. Ama durduğu yerde faiz ne olacak, Fed bilançosunu nereye taşımış olacak ve bu yazının asıl konusu: o durgunluk döneminde ABD'nin borçluluğu nerede olacak? Bir sonraki resesyona kadar bu borçluluk nereye kadar yayılmış olacak?

Aşağıda ABD'nin borç grafiği var.



Borç aynen Fed'in bilançosunu patlattığı son krizde hızla yükselmeye başlamış. İddialara göre 2023'e kadar bu borç 7,5 trilyon dolara kadar yükselecek.

Yani gelecek 3 yıl içinde durgunluğa girmesi beklenen ABD ekonomisi çok daha yüksek borçluluk rakamlarıyla karşı karşıya kalacak. Durgunluktan önce inşa edilmiş borç yapısı durgunluk döneminde nereye evrilecek? Fed faiz artırır mı sorusundan daha zor bir soru bu.

Son krizi aşmak için merkez bankaları devreye girdi, kimilerine göre sistemi kurtardı, kimilerine göre sorunları öteledi. Peki daha yavaş büyüyecek olan ve daha borçlu hale gelmiş dünyada bu sorunu kim çözecek? 

ABD DURGUNLUK BEKLENTİLERİ, TAHVİL FAİZLERİ, BANKACILIK SEKTÖRÜ

Son küresel krizle normalin dışına çıkan dünya, anormalleşen merkez bankaları artık bize "normal nedir" dedirtse de eski vasatını arayan dünyada aslında son krizden ne kadar uzaklaştık ki yorumları da sona ermiş değil.

Küresel anlamda normale döndüğümüzü ne zaman mı anlarız? Merkez Bankalarının başkanlarını soran olunca duraksayıp hatırlayamayınca.

ABD için ekonominin doygunluğa yaklaştığı, önümüzdeki 3 yıl içinde resesyona gireceği beklentileri, ticaret savaşı,Fed faiz artırımlarına ara verecek beklentileri,Trump'ın Fed eleştirileri ve son olarak uzun vadeli tahvil faizi ile kısa vadeli tahvil faizi farkının kapanıyor olması...Bir şeyler oluyor belli.

Bu yazıda tahvil tarafına bakacağız. 

Normalde ! bir ülkede uzun vadeli faizin oranı kısa vadeden uzun olur. Çünkü uzun vadenin belirsizliği kısa vadeden yüksek olacağı için uzun vadeli geleceği tahmin etmenin extra zorluğu extra maliyet demektir. Paranın maliyeti de faizse, uzun vadeli faiz kısa vadeli faizden yüksek olmalıdır.

Bunu bankacılık sektörü üzerinden konuşalım. Bankacılık sektörünün reel sektörü finanse etmesi, tüketici tarafına destek olması ekonomide büyüme için önemli.Kredilerin yükselmesi ekonomik aktivitenin canlılığının göstergesi.  Bankaların kredi olarak dağıttığı paranın kaynağı, bankaya verilen parayı genellikle kısa vadede tutar. Örnek olarak Türkiye'de mevduatın büyük çoğunluğunun vadesi 3 ayı geçmez. Banka bu kısa vadeli olarak kendisine gelen parayı uzun vadede konut-ticari-otomotiv-tüketici benzeri krediler olarak dağıtır. Borç olarak verdiği paranın vadesi uzundur. Etrafınızda  1 yıl vade için yüksek meblağlı konut kredisi, onu geçtim 36 ay vade altında tüketici kredisi alan ve bankada mevduatta 3 aydan fazla bekleyen tasarruf sahibi var mı?

Bankanın ana karı da kısa vadede topladığı ile uzun vadede dağıttığı arasındaki farktır.

Uzun vadenin (kredi vermenin) faizi yüksek, kısa vadenin ( mevduat kabul etmenin) faizi düşük olmak durumundaysa, bu tablo değiştiğinde, yani kısa vadeli borç ile uzun vadeli borç arasındaki fark kapandığında, hatta kısa vadeli faizin uzun vadeli faiz üstüne çıkması durumunda ne olur? Kredi sistemi tıkanır, bankalar borç vermeye hevesli olmaz. Çünkü banka bu işten kazanç elde edemeyecek.

Bankalar kredi vermezse ne olur? Yukarıdaki kırmızı satıra bakın. Bunun tersi olur.

Aşağıda ABD 10 yıllık tahvil faizi ile 2 yıllık tahvil faizinin farkını göreceksiniz.



Getiri eğrisi 2004 sonunda düşüyor, yani 10/2 yıllık tahvil faizi farkı gittikçe azalıyor, 2006 yılında negatif bölgeye geçiyor, yani 2 yıllık tahvil faizi 10 yıllık tahvil faizinden yüksek hale geliyor. İşte burası anormal.

O dönemde ABD büyümesi


2006 yılı öncesinde % 4'e yakın büyümeden krizde %4 yakın küçülmeye....

Getiri eğrisi grafiğin 2014'den bu yana düşmesi, uzun (10 yıllık) ve kısa (2 yıllık) tahvil farkının kapanması, doğrudan ekonomide alarm zillerini çaldırmıyor. Fakat farkın kapanıyor olması ve bilinmez bir gelecekte aynı 2006 yılında olduğu gibi eksiye geçip 2 yıllık tahvil faizinin 10 yıllık tahvil faizinden yüksek olma ihtimali endişe yaratıyor...Çünkü 2 yıllık tahvil faizinin 10 yıllık tahvil faizi üstüne çıktığı dönem ABD ekonomisi için bir sinyal barındırıyor. 

2 yıllığın 10 yıllığı aşması 12-18 ay öncesinden ABD ekonomisinin durgunluğa gireceğinin işaret fişeği olmuş.

O zaman gözümüz ABD banka hisselerinde olsun. ABD borsaları düzeltmem mi yaşıyor, kırılma mı yaşayacak bunun cevabını getiri eğrisinde düzleşme ve negatife dönme hikayesinde ve bankacılık endekslerinde aramak yanlış olmaz herhalde.

20 Ekim 2018 Cumartesi

Yaşam Standardımızı Ne Belirler?

Ekonomistler ekonomik refahı GSYH ( gayri safi yurt içi hasıla) üzerinden ölçer.

GSYH bir ekonomide belli bir dönemde üretilen tüm üretilen mal ve hizmetlerin piyasa değeridir.

Anlaşılsın diye hemen işin kolayına kaçıp bir ülkede sadece ekmek ve süt üretildiğini varsayalım.

Ekmeğin fiyatı 1,5 TL
Sütün litresi 0,5 TL olsun

Örneğin 2017 yılında,
1 yıl içinde 2000 ekmek ve 5000 litre süt üretilmiş olsun. Toplamda;
Ekmek: 1,5*2000= 3000 TL
Süt : 0,5*5000 = 2500 TL

2017 yılı GSYH rakamı 3000+2500 = 5500 TL

2018 yılında yine sadece ekmek ve sür üretilen ülkede,
Ekmeğin fiyatı 3 TL
Sütün litresi 2 TL olsun
1 yıl içinde 1000 ekmek ve 2000 litre süt üretilmiş olsun
GSYH = (1000 ekmek*3TL) + (2000 litre süt*2 TL)
GSYH= 3000+4000 = 7000 TL

2018 yılı GSYH rakamı 7000 TL.
GSYH rakamı 2018'de 2017 yılına göre  %27 büyüme gösterdi.

2018'e ne oldu? 2017 yılına göre daha çok ekmek ve süt üretip daha çok ekmek ve süt mü tükettik? Hayır.

Burada büyüme ile şişmenin farkı çıkıyor ortaya.

Cari fiyatlarla hesaplanan GSYH rakamına nominal GSYH denir.  Yukarıdaki %27'li büyüme nominal büyümedir. Nominal GSYH rakamından gerçek büyüme rakamını vermez. Gerçek büyüme, reel GSYH rakamındadır. Eğer 2017 yılı fiyatlarını baz alıp 2017 yılı ürün fiyatlarını sabit alsaydık 2018 yılı GSYH rakamı şöyle çıkardı:

2018 ekmek üretimi 1000 adet * fiyat 2017 fiyatı 1,5 TL = 1500 TL
2018 süt üretimi 2000 litre * fiyat 2017 fiyatı 0,5 TL=  1000 TL
2018 GSYH = 1500+1000=2500 TL

Reel GSYH rakamını görebilmek için fiyatı sabitleyip miktara odaklandığımızda 2018 yılında 2017 yılına göre büyüme yok, %54 küçülme var.

Bir de yabancı para cinsinden GSYH hesaplaması var, o başka bir yazının konusu.

Peki bu rakamlar vatandaş için ne anlama geliyor?

Basit hesaplamasını yaptığımız bu ülkede nüfus 100 kişi olsun. 2017 yılında kişi başına düşen GSYH  55 TL, 2018 reel GSYH tarafında kişi başına düşen GSYH 25 TL olarak ortaya çıkar. Kişi başına düşen GSYH rakamı aslında toplumsal ekonomik tatmin düzeyini verir. İsteklerin ne kadarına ulaşabildik, ihtiyaçlarımızın ne kadarını karşılayabildik?  Bu rakam ne kadar büyüyorsa o kadar "her şeyden" ve "daha fazlasına sahip" vatandaşlardan bahsedebiliriz. Kişi başına GSYH ne kadar yüksekse o kadar iyi ulaşım,sağlık hizmeti, kaliteli eğitim, daha yüksek standartta gündelik hayat vb. var diyebileceği.

Gündelik hayatta vatandaşın hayat standardının artması ekonomi yönetimleri için birinci öncelik

Peki büyümeyi ne belirliyor? Devlet, iktidar,kamu yönetimi, ekonomi yönetimi..adına ne derseniz. Uzun vadede büyümenin hızlanması ve sürdürülebilir seviyelerde korunması üretime, üretim kapasitesine bağlı. Bu da hükümetlerin politikalarına bağlı, kurumların etkinliğine ve gelişimine, döneme ayak uydurma hızlarına bağlı.


Üretimin artması sermayenin güçlü olmasına, artmasına bağlı. Sermayenin artması tasarrufun artmasına bağlı. Buna sadece bireysel tasarruf değil kamunun/devletin tasarrufu da dahil. Tasarruf artarsa sermaye stoku artar.

İşgücünün etkinliği, yani eğitim düzeyini yükselterek emeğin etkinliğini artırıp teknolojik gelişime ayak durarak sermayenin daha verimli kullanılması sağlanmalı. Bütün bu bağlı-bağlı hikayesi de ülkelerin kamu kurumlarının nasıl geliştiğine bağlı.



20 Mart 2018 Salı

YAPTIM..AMA NİYE YAPTIM BİR SOR? (TRUMP'I ANLAMAK)

On yıllardır süregelen küreselleşme- serbest ticaret güzellemelerine karşı tabudeviren Trump kendince haklı bir adımla korumacı moda geçiyor. Neden? 

Bunu Apple örneğiyle anlamaya çalışalım.

Apple üretimini Çin gibi ülkelerde ABD'ye göre çok daha düşük maliyetle yapıp ABD vergi kıskacından kaçarken, ülke büyüklüğünde bir şirkete dönüşebiliyor. Ama bu devleşmenin New York'ta Apple hissesini alıp satan borsa hissedarından başka normal bir ABD vatandaşına faydası nedir?

Trump tarife değişikliği, öncesinde vergi indirimi ile, uluslararası şirketlerin ABD dışında yarattığı iş olanaklarını ülkeye taşımayı istiyor. Bu durumda Apple'nın katma değer zincirinin büyük bir kısmı ABD içinde olmalı. Apple ABD içine dönünce üretim maliyeti yükselecek ama düşen vergiler artan gelirler vs sayesinde iç tüketicinin alım gücü yükselecek, uzun vadede hem ABD'li tüketici hem Apple kazanacak düşüncesi var.

Serbest ticaret candır-tarifeler berbattır düşüncesi sorgulanmıyor. Fakat adına ticaret savaşı denen bu olayda eğer eliniz güçlü-rakipleriniz zayıfsa kazanma ihtimaliniz yüksek. ABD'li koruma yanlılarına göre büyüme şansı olmayan işler ve tarım sektörü dış ticaret ortaklarına bırakılabilir, içeriye çekilen küresel ABD'li şirketlerle daha yüksek katma değerli işler yaratılabilir. Tarife değişikliği dış ticaret ortaklarının fikri hak hırsızlığı ve yerli malı kampanyalarına karşı da bir hamledir aynı zamanda.

ABD korumacı olmak zorundadır. Çünkü devasa boyuttaki borcun gittiği yer hiç sevimli değil. Tarife değişikliği ile verimlilik artırılabilir ve reel gelir artabilir. Böylece borcun çevrilebilirliği konusunda biraz rahatlama sağlanabilir.

Serbest ticaret- düşük tarife ekonomik değil siyasi bir tercihtir. Ekonominiz sağlamsa, (mesela 2. Dünya Savaşı sonrası ABD gibi) ticaret ortaklarınızda ekonomi bitik durumdaysa (Avrupa) serbest ticaretle hem ortaklarınızı ayağa kaldırır hem siz kazanırsınız. Tam bir kazan-kazan hikayesi. Ama bugün Çin gibi ülkeler sizi çoktan geçmişse gelişmelere küreselleşme-serbest ticaret masalları penceresinden bakamazsınız.

Ticaret savaşı iyi bir şey midir? Hayır. Ticaret yapamayan ülkeler savaşır. Ancak küreselleşmenin, serbest ticaretin bilmem kaç bin yıllık insanlık tarihinin yakma-yıkma-yok etme tavrını değiştireceğini sanmak da liberal saflıktır.

19 Mart 2018 Pazartesi

VAR MI MİLYONER OLMAK İSTEYEN?

Twitter'da @MrMilyoner'i takip etmeye başlayıp kendisinin "para yapma" ile ilgili ilginç fikirlerini okuyunca ben de bir bakayım dedim, nasıl milyoner olunur? Konuya eğilince ilginç düşünceler yağmaya başladı.


Tim Sykes'ın önerileri...10 madde.

1. Milyoner olmak basittir. Ancak  basit olması kolay olduğu anlamına gelmez.

Öğrenmek için zaman ayırmalısınız. Biraz antrenman yapmadan atlayabileceğiniz birkaç şey var. Daha sonra,  çok sabır, çaba ve zorlu bir öz yansıma gerektiren, yöntemlerinizi arıtmaya çalışmanız gerekir.

Ve belki de en zoru, birkaç yıl boyunca onunla uğraşmak zorundasınız.

2. Resmi bir eğitime ihtiyacınız yok: 
Doğru: Bir milyoner olmak için bir üniversite derecesine veya hiç bir dereceye ihtiyacınız yok. Mark Zuckerberg, Ted Turner ve Richard Branson bunun hayati önemi olmadığını kanıtlıyor: Bu son derece zengin ve yetenekli adamların hiçbiri üniversiteyi bitirmedi.

Hayır, bu "eğitim değersizdir" demek değildir.

Sadece milyonlar ile vasatlık arasındaki fark anlamında eğitim bir anlam ifade etmiyor.

3. Öğrenmeye istekli olmalısınız: 
Yukarıda belirtildiği gibi, milyoner olmak için bir dereceye ihtiyacınız yok. Ama yine de yaptığınız ticareti öğrenmek ve düzeltmek zorundasınız.


4. Bu işin kısa sürmesini veya geciktiğinizi düşünmeyin: 
Potansiyel milyonerler bolca şu aptalca cümleyi kuruyorlar: “benim için milyoner olmak için çok geç.” Yaşınız ne olursa olsun, doğru değil.


5. Kuruşları tutun: Bu milyoner olmanın en göz alıcı kısmı değil, bunu açıkça kabul ediyorum. Ama eğer bir milyoner olmak istiyorsanız, tasarruf hakkında bilgi sahibi olmalısınız. Eğlenceli gelmediğini biliyorum ama para kazanmaya başladığınızda, kazancınızın çoğunluğunu tasarruf ederseniz, ileriye doğru yatırım yapmak için daha fazlasına sahipsiniz demektir.

Bu, aynı türden işler yapmaya devam etseniz bile, daha fazla yatırım yaptığınız için kazançlarınızın artacağı anlamına gelir.


6. Bu iş sıkıcı olabilir: Diğer işler gibi, milyoner olmak da zaman zaman sıkıcı olabilir. Büyük bir rutin ve tekrar eden işler vardır, bu da  zaman zaman sıkıcı olabilir. Ama eğlence değil milyon peşindesiniz değil mi?

Sadece öğrenme, araştırma yapma ve geliştirme rutinine sadık kalarak, gerçekten de ulaşmak istediğiniz hedeflere doğru ilerliyor olmanıza odaklanın.

7. Bir milyoner olmak için, yapman gereken bir şeyi seçip sonsuza kadar yapmalısın, değil mi?

Şart değil…Aslında, milyonerlerin çoğunun birden fazla “işi” veya gelir kaynağı var. Çeşitli gelir kaynakları çok farklı değerlere sahiptir. Çeşitlendirmeye git. Tüm yumurtaları bir sepete koyma.


8. Bırakmak isteyeceksiniz: 
Çok önemli ve çok normal. Belli bir noktada, bırakmak isteyeceksiniz.

Bu, yukarıda belirtilen nedenlerden herhangi biri için olabilir: Zorlu çalışma, tasarruflara bağlılık, bazı yeni şeyler öğrenme ihtiyacı.

9. Arkadaşlara ihtiyacın var: 
Bu iş biraz da network işi.

Öncelikle bir akıl hocasına ihtiyacınız var: Bu yol boyunca size yardımcı olabilecek bir rehber. İkincisi, profesyonel bir ağa ihtiyacınız var. Bu sizin yaşıtlarınız, bir ağ grubunuz veya bir ticari işbirliğiniz olabilir.

Bu grup sizi motive ve yolda tutabilir, ilham verebilir.

Ailenizin ve arkadaşlarınızın desteğine ihtiyacınız var. Bunlar zor zamanlardan geçmenize yardımcı olacak ve sizi yolculuğunuz boyunca duygusal olarak destekleyecek olan insanlar.

10. İş asla bitmez: 
Milyonerler asla gerçekten emekli değiller. Çünkü  milyonerin içinde her zaman oyunun içinde başarılı olmak ve oyun oynamak için derin bir açlık var.