29 Haziran 2012 Cuma

VOB30 Ağustos vade, beklemedeyim

Şaşırtıcı bir gelişme yok, fiyat kanal içinde hareketine devam ediyor. 76.500 kanal direnci, 74.800 eski direnç-yeni destek. Ağustos vadede henüz pozisyon açmadım.
Şu anki fiyatları hak edecek ne var netleştirinceye kadar beklemede kalmayı düşünüyorum.

26 Haziran 2012 Salı

VOB30 Ağustos vade

Artık ağustos vadeye bakıyorum.Açılan kapanan pozisyonlara bakılırsa Haziran sonuna yaklaştıkça Ağustos vadeli sözleşmeye geçiş görülebiliyor.

Saatlik grafikte yön yukarı. 74.800 aşılırsa 76.500 ilk hedef. Günlük graikte 2 ihtimal var, ya 74.800 aşılmakta orlanılacak ve ikili tepe ihtimali doğacak ya da yükseliş trendi takip edilecek ve 77 binlere yaklaşılacak.

Aşağıda saatlik grafik var.

Savaş=Para veya Para=Savaş, peki ya barış?

Türkiye ekonomisine dair ilginç gelişmeler oluyor. Ekonomideki gelişmeleri politikadanayırmak mümkün değil. Son günlerde  yaşananlara bakarsak tablo daha net görülebilir.
·   Daha önce Türkiye’de şirket satın almış-ortak olmuş yabancı yatırımcılar ülkeden çıkma kararı alıyorlar.

·    Gündemde yokken, daha en az  yıl kadar öncesinde beklenmezken ülkenin notu yükseltiliyor. Kredi derecelendirme kuruluşu “iyisiniz iyi” diyor.

·   Suudi Arabistan “alın nerede kullanırsanız kullanın” diyerek Türkiye’ye 10 milyar dolar veriyor, eskilerin deyimiyle bilabedel,hibe, karşılıksız !!! .

·    Avrupa’da ekonomik yangın bırakın sönmeyi daha da hararetleniyor. Yunanistan’da güç bela hükümet kuruluyor ama hemen bakanlar hastalanıyor, “midem bulandı, başım ağrıdı” diyip hastaneye kaldırılıyorlar, maliye bakanının istifa ettiği söyleniyor , daha koltuğuna oturmadan.

·    Güney Kıbrıs, ben de battım diyip yardım istiyor Avrupa Birliğinden.

Bunlar kabaca ekonomik özet.

Politikada ; Başbakan Obama ile görüşüyor, terör örgütü saldırıyor. Sonra Türk savaş uçağı uluslar arası kara sularında Suriye tarafından düşürülüyor.  Savaş, Suriye’ye müdahele sesleri yükseliyor, içeriden ve dışarıdan.

Ekonomik kriz devam ediyor, toparlanamıyorlar bir türlü, kriz insanlık üzerindeki negatif etkisini büyütüyor. Kriz hem ekonomiyi hem siyaseti bozuyor. ABD ve AB krizinin ilk patlak verdiği günlerden sonra, kriz, bir yerlerde savaş yaşanmadan bitmez söylemleri hatırlanıyor mu ?

Şimdi ekonomiyle politikayı yan yana koyunca, yaptırılmak istenenle, bayram değil seyran değilken  sırt sıvazlama operasyonlarının sebebi anlaşılıyor.

Savaş para demek, parayla savaşılır. Ya da para için savaşılır. Biz ülke olarak, aslında finansal bir savaş ortamına çekilmek istenirken, kendimizi doğru yerde mi konumlandırıyoruz ?

Övgülere,kışkırtmalara,para ya mı kanacağız yoksa barış için gene bedel mi ödeyeceğiz ?

25 Haziran 2012 Pazartesi

VOB 30 Haziran vadede sona yaklaşıyoruz

Endeks saatlik grafikte 74 bini 2 kez gördü en son  73.800'den geri çekildi. Fiyatlar gösterge arasındaki negatif uyumsuzluk devam ediyor. Saatlik grafiğin kanal desteği 71.800 civarında. Bugün için  72 binin altında işlemlerin olması kısa pozisyon ihtimalini  arttırıyor. Fakat panik düşüşler 72 binin altına sarkmadan gelmeyecek gibi.

Vade sonunun yaklaşması bir diğer sıkıntı. Anormal işlemler olabilir. Bu yüzden haziran vade için işlem yapmakta pek hevesli değilim.


22 Haziran 2012 Cuma

VOB Haziran vade..sabırla bekliyorum

Grafikte fiyat ile göstergeler arasında negatif uyuşmazlık var. 73.200 kanal desteği, 73 binin altında kalınırsa 72 bine düşme ihtimali güçlü.

Öneri: BEKLE

19 Haziran 2012 Salı

İşsizlik azalıyor...muş


Mart ayı işsizlik rakamları açıklandı. Müjde !  İşsizlik azalıyor…muş

İşsizliğin azalması, daha fazla insanın evine ekmek götürebilmesi elbette sevindirici gelişme ama işsizlik rakamlarına ekonominin başka rakamlarıyla birlikte bakınca sevincimiz biraz buruklaşıyor. Çünkü rakamlarda sıkıntı var.

Ekonomide geçen seneki  % 8.5 oranındaki büyümenin ardından bu yıl yumuşak iniş senaryosuyla ekonomide vites küçülterek büyümenin %  4 civarında olması hedefleniyor.

Büyüme demek daha fazla mal ve hizmet üretmek demek. Büyüme demek mevcut çalışanların işlerini muhafaza etmesi, bunun yanında yeni işletmelerin açılmasıyla yeni işgücü alanlarının açılması, işsizlere iş demek. Son 12 ayda Türkiye’deki 15 yaşın üstündeki nüfus 1 milyon 196 bin artmış. Şimdi nüfus artışı hız kesmezken, çalışabilir insan sayısı artıyorken, büyümede hız kesilirken işsiz sayısında azalma nasıl oluyor ?

2011’in mart ayından 2012’nin mart ayına kadar geçen sürede 531 kişi istihdam edilmiş. Ama sanayide değil,sanayiyi-ticareti tamamlayan  hizmet sektöründe ve kamuda. Eğitim ve sağlık alanında 250 bin kişiye, savunma  ve kamu yönetiminde 122 bin kişiye iş bulunmuş. Yani devlet, ekmek kapısı olmaya devam ediyor.

Üreten sektörlerde değil, hizmet veren servis veren sektörlerde istihdam yaratılmış.

Sanayi sektörüne, özelinde de imalat sektörüne baktığımızda kapasite kullanım oranı, yani bir üretim biriminin belirli bir dönemde fiilen gerçekleştirdiği üretim miktarının fiziki olarak üretebileceği en yüksek miktara olan oranı, büyümedeki hız kesmeye hedefine, yumuşak iniş beklentisine uygun. Sanayide çalışan sayısı azalıyor.

Sanayide üretim hız kesiyorken, üreten sayısı, çalışan sayısı azalıyorken, hizmet sektöründe, turizmde kamuda çalışan insan sayısının artması sevindirmesin bizi. Çünkü üretmeden büyümeyi sürdürmek mümkün değil, o büyüme kalıcı değil. Böyle bir ortamda işsizliğin azalması, iş bulanlar için sevindirici elbette ama ekonominin geneline bakınca çok da sevinilecek bir tablo değil.

12 Haziran 2012 Salı

Spot buğday

Buğday fiyatı 6 gün içinde 584 dolar seviyesinden 721 seviyesine kadar yükselmişti. 21 Mayıs'ta gördüğü 721 seviyesinden gerilemeye başlayarak 10 işlem gününde sert yükselişi iade etti ve 612 dolar seviyesine düştü. Önce %23'lük bir yükseliş ardından yaklaşık % 15'lik bir gerileme.

Şimdi 612 seviyesinden 641 seviyesine yükseliş denendi.

Buğday 600 ile 675 arsına sıkışmış gibi.674 dolara kadar önemli bir direnç yok. Zaten önemli olan 675 dolar seviyesinin üzerinde kalabilmek. 675'in üstünde kalınmadıkça tekrar sert geri çekilmeler izleyebiliriz.




634 dolarda 50 günlük hareketli ortalama mevcut. 634'ün üzerinde kalırsa 675'e sıçrama olabilir. Aksi taktirde zayıf kalmaya devam ederse hedef yine 600 dolar ve altı.

Yaşasın cari açık küçülüyor !


Cari açık rakamları açıklandı, 2012 ocak-nisan döneminin 4 aylık cari açık rakamı 21.2 milyar dolar olmuş. Bu rakam 2011’nin ocak-nisan döneminde 29.2 milyar dolardı.  Cari açıkta geçen yılın ilk çeyreğine göre yüzde 27 oranında gerileme var, ciddi bir gerileme.

Türkiye için cari açıkta gerileme demek, büyümede vites küçültme demek. Yani cari açığımız azalıyorsa büyüme hızında yavaşlama olacak. Bu durum ekonomi yönetimi tarafından zaten öngörülen ve hedeflenen bir gerileme. Ne kadar cari açık, o kadar büyüme.

Cari açığın küçülmesinde başarı,ihracatın ithalattan daha çok artmasıyla oldu. Yurt dışından daha çok döviz aldık, yurt dışına daha az döviz gönderdik. İhracatın ithalattan daha hızlı artması gayet olumlu ve sağlıklı bir gelişme. Bu pozitif durumu bir kenara not aldıktan sonra Türkiye cari açığını nasıl finanse etti, yani nerelerden döviz buldu da yurt içine soktu ona bakarsak, tablo biraz ekşileşiyor.

Cari açık rakamsal büyüklük olarak can sıkıcı veya istenmeyen ama mecbur kalınan bir durumken, açığın ne şekilde finanse edildiği, dövizin ne amaçla yurt içine geldiği yani cari açığın finansman kalitesi de ayrı bir dert.

İlk 4 aylık cari açığımız 21.2 milyar dolar.
Ülkeye döviz girişi olarak görülen kredi, yani borç tutarı : 11 milyar dolar
Para ve sermaye piyasalarına, paradan para kazanmak için gelen, ürkek ve agresif döviz miktarı : 6,3 milyar dolar
Nereden geldiği, niye geldiği,nereye gideceği belli olmayan döviz miktarı : 2,9 milyar dolar
Yukarıda saydığımız 3 başlıktan farklı olarak ülkeye yatırım amacıyla gelen,uzu vadeli, elini taşın altına koyan,ülkenin kaderini paylaşan döviz miktarı 2,5 milyar dolar.

Tablodan çıkan sonuç: ülkeye giren her 100 doların 88 doları sıcak para, agresif,ilk krizde kaçan,kaçarken krizi büyüten para.

Türkiye ekonomisi elin parasıyla birşeyler yapmaya, üretmeye ayakta kalmaya çalışıyor. Fakat mevcut üretim sistemi Türk insanına değil, para getirene yarıyor. Bu şekilde ayakta kalmak zor. Sistemin sonsuza dek borç parayla dönmesi de mümkün değil. Kriz sözcüğünün üretici-esnaf arasında gündelik hayata yapışması boşuna değil.

3 Haziran 2012 Pazar

Bakır fiyatları

Bakır fiyatları son 3-4 aydır yatay bir bant içerisinde hareket ediyordu.

Geçtiğimiz haftalarda bu üç aylık yatay seyir kırıldı ve bakır fiyatı aşağı yöneldi. Düşüş sadece bakır için değil, tahıl hariç tüm emtialar düşüyor. Bunun nedeni de doların güçlü olması. Güçlü dolar emtia fiyatlarını baskılıyor. 


AB'de  işlerin çözümsüz görülmesi dolara değer kazanıyor. Bu durum emtiayı da etkiliyor.


Fakat ABD'nin de hala kendi içinde ekonomik sorunları var. 


Bakır için konuşursak Çin'in büyümesi emtia piyasası için özellikle de bakır için çok önemli. Çünkü Çin en büyük bakır ithalatçısı. Sanayi rakamlarındaki düşüş ileride Çin'deki büyüme rakamlarının düşük geleceği yönünde yorumlanabilir. Çin'in konut kredilerini kısması ve otomobil sektöründe daraltıcı hamleleri yapıyor olması emtia cephesinde en çok bakırı etkiliyor. Bu durum bakır fiyatlarının gerilemesine neden oluyor. 


Arz yönlü bakıldığında bakır üretiminde açık olması yönünde beklentinin olması arz yönlü bir fiyat yükselişi beklentisi yaratabilir ancak Çin'deki stoklar bu arz şokunu ortadan kaldırabilir.


“Bir Borsa Spekülatörünün Anıları”

“Bir Borsa Spekülatörünün Anıları”  Larry Livingstone'un hatıralarını anlatan bir kitap. Kitapta 14 yaşında borsaya 5 dolarla girip ilk yatırımında 3.12 dolar kâr eden bir spekülatörün yaşadıkları anlatılıyor, borsanın felsefesini ortaya koyuyor.


100 yıl öncesinin dünyasıyla bugünkü dünya arasında hayal edilemeyecek kadar fark var. Zaman değişiyor fakat insan psikolojisi aynı, sebepler değişiyor fakat tepkilerimiz aynı, korku-ümit-sevinç-hırs vs.  Aslında kitap değişmeyen insan psikolojisinden bahsediyor: "Size verebileceğim ne bilimsel ne de çocuksu hiçbir açıklama yok. Size neyi neden yaptığımı ve bunun sonucunu anlatıyorum yalnızca" diyor Livingstone.

Hisselerin önceki fiyatlarını güçlü hafızasıyla kafasında not edebildiği için hisselerin ileriki günlerde nasıl yol alabilecekleri konusunda isabetli kararlar veren Livingstone, kısa zamanda yatırımlarından büyük kazançlar sağladı. Wall Street'te zirveye ulaştı. Birçok defa milyon dolarlık servetiyle iflas etti, tekrar sıfırdan zirveye çıktı. Livingstone’a göre   "borsanın en eğlenceli yanı, insanın kafasını kullanarak haklı çıkması" .

Kitaptan  ipuçları ;

Dünya savaşları bile koşullar uygunsa borsada fiyatların artmasını ya da düşmesini engelleyemez. Borsada para kazanmanın yolu da bu koşulları doğru değerlendirmekten geçer.

Spekülatörün işi borsada para kazanmaktır, fiyatlarla inatlaşarak mutlaka kendi düşündüğü yönde seyretmelerini sağlamak değil. Fiyatlarla asla kavga etmeyin. Borsada pişmanlıkların temettüsü yok.

Bir spekülatörün en büyük düşmanı kendi içindedir. İnsanların zaafları onları borsada yer bitirir.

Borsada kazanmanın yolu hem doğru tahminde bulunmak hem de sabırla yerinde oturmasını bilmekten geçer.

Her madalyonun iki yüzü vardır. Oysa menkul değerler borsasının tek bir yüzü vardır, borsanın değer kazanması ya da kaybetmesi değildir önemli olan. Önemli olan borsayı doğru değerlendirebilmektir.

Hep ikinci bir şansım olacağına ve o zaman yaptığım hatayı tekrarlamayacağıma inanmışımdır.

Eğer bu oyunu kazanmaya niyetliyseniz, kendinize ve karar verme yeteneğinize güvenmelisiniz. Bu yüzden ben tüyo denen şeye inanmam.

İnsan para kaybetmemek için ne yapmaması gerektiğini anlayınca, para kazanmak için ne yapması gerektiğini de anlamaya başlıyor.

Borsa kurtlarını yanıltan şey, kendilerine göre oluşturdukları ve hiçbir zaman vazgeçmedikleri sistemleridir.

Kaybetmek kadar kısmi başarılardan da ders almak gerekir.

Borsada pahalı pişmanlıklardan uzak durun.

Kendi kararlarına güvenmeyen biri borsada başarılı olamaz.