14 Nisan 2014 Pazartesi

BORSALAR AŞAĞI, ALTIN YUKARI

Altın son 9 işlem gününde 1278 dolar seviyesinden 1329 dolar seviyesine kadar yükseldi. 2 Nisan tarihindeki seviyeden yaklaşık yüzde 3,6 oranında dikkate değer bir artış.

Hafta sonu Ukrayna’dan gelen haberler tekrar jeopolitik riskle altına yönelim sağlıyor olabilir ama biz altın fiyatlarındaki yükselişi değerlendirirken hisse senetleri piyasalarındaki seyrin de önemli olduğu düşüncesindeyiz.

Rusya’nın Doğu Ukrayna üzerindeki hakimiyetini artırma hamleleri sıcak çatışmaya dönüşmediği sürece var olan riskten bahsediyor olacağız fakat jeopolitik risk artıyor demek için mevcut durum yeterli değil. O yüzden bir artıp bir düşen Ukrayna tansiyonunu hafife almadan bir köşeye koyup hisse senetleri piyasasından altın için ipuçları yakalamaya çalışalım.

Para riskli varlıkları seçiyorsa altının çok fazla şansı olmayacak. Bu görüşü değerlendirmek için SP500 endeksini inceleyeceğiz. SP500 endeksi önemli çünkü endeks 500 büyük Amerikan şirketini, Amerikan hisse senedi piyasasının yaklaşık %75'ini kapsıyor.

SP500 1462 seviyesinden başladığı 2013 yılını 1848 seviyesinden, yüzde 26 oranında yükselişle tamamladı. 2014’ün geride kalan dördüncü ayında ise sene başına göre yüzde 1.7 oranında geride. Bu arada endeks 4 Nisan’da 1897 seviyesinde yeni rekora imza attı. Şu an bu rekor seviyeye göre yüzde 4 geride.

Son 60 yılın seyrine bakılırsa SP500 endeksinin yüzde 25 üzerinde yükseldiği yılın ertesinde, yükselişler yaklaşık %6 civarında kalmış. Hızlı yükseliş sonrasında endeks soluklanmış. Bu istatistiki durumun tek istisnası 1 kez yaşanmış, 90’lı yıllarda. 2014 istisna bir yıl mı olacak, yoksa son yarım yüzyılda yaşandığı gibi endeksteki yükselişin sınırlı kalacağı, hatta gerilemenin yaşanacağı bir yıl mı olacak, bunu söylemek için henüz erken. Fakat iki gerçeği not almak gerek;

1.    Fed’in parasal genişleme kararı ile, bol ve ucuz dolar ile rekorlar kıran hisse senetleri piyasasında bedava para dönemi bitiyor,2014 sonbaharında Fed varlık alım programını sonlandırmış olacak.

2.    Fed faizi artırma konusunda aceleci olmayacağını piyasaya anlatmak istiyor, faiz artırımını ertelemek için yeni dayanaklar arıyor olsa da faizler 2015 ortası-2016 başı gibi artacak. Artan faiz ortamında hisse senetleri ne kadar cazip olacak?

Hisse senetleri piyasaları için balon tehlikesinden bahsedilse bile, ekonomide büyüme tarafı güçlü kalabilirse, şirket karlılıklarının desteklemesiyle endekste çökme beklentisini sonuçsuz kalabilir. Fakat hem bedava para bitiyor, hem reel ekonomi tarafından destek alamıyorsa hisse senetlerinin ne kadar canlı kalacağı sorgulanmalı.

SP500 yukarıda 2013 yılında bahsettiğimiz seyrin içindeyken, altın 2013 başında 1675 dolar seviyesinden 1180 dolara kadar geriledi ve seneyi yüzde 28’lik kayıpla 1205 dolar seviyesinden kapattı. Yıl başından itibaren borsa endeksleri gerilerken altın mini ralli yaşadı, 1200 dolardan 1390 dolara kadar , yaklaşık yüzde 16 oranında yükseldi. SP500 yüzde 1,7 gerilerken altındaki %16’lık yükselişin içinde Rusya-Ukrayna gerginliği de var.

Altın için yaz aylarına kadar yaşanabilecek senaryolardan bahsederken, Fed’in faiz artırmada aceleci olmayacağı vurgusuna devam edeceği varsayımıyla, hisse senetleri endeksleri aşağı ise altın yukarı diyebiliriz.

Teknik analiz açısından da SP500 kritik bir seviyede. Endeks 1800 seviyesi üzerinde günlük kapanışlar yapamazsa 1775-1740 seviyelerine kadar geri çekilebilir.  Bu ihtimal endekste %1,5-3,5 arası bir geri çekilme anlamına gelecek. Endeksin destek bölgelerine çekilmesi altının direnç bölgelerine yaklaşmasına yardımcı olabilir. SP500-Altın arasındaki ilişkiye göre, diğer koşullar sabitken, endekste yüzde 3,5’luk gerileme altın fiyatının 1375 seviyesine yakın olması anlamına gelebilir.



Tersi olur ve endeksteki gerileme 1800 seviyesi civarında son bulur, 1800-1900 arasında yatay seyre girerse altın tekrar 1275-1320 aralığına sıkışabilir. Yine belirtelim; jeopolitik riskler artmazsa.

8 Nisan 2014 Salı

ALTIN İÇİN YENİ UMUT; DRAGHI

Euro bölgesi için düşük enflasyon son dönemim en büyük endişe kaynağı. Avrupa Merkez Bankası (ECB)’ nın yüzde 2 enflasyon hedefi var, mevcut durum ise bu hedefin çok uzağında Ve artık ECB için düşük enflasyona karşı sözlü yönlendirmelerden çok hareket zamanı yaklaşmış olabilir.

ECB’nin bir hamle yapabileceği haberleri Alman medyası kaynaklı. Alman medyasına göre ECB deflasyonla mücadele etmek için bir hazırlık içinde. ECB’nin de Fed-Japon Merkez Bankası (BOJ)  benzeri parasal genişlemeye gitmek için hazırlık yapıldığı haberleri geliyor. Şimdilik bu haberler spekülasyon olmaktan öte bir anlam içermese de bahsedilen aylık varlık alım rakamları piyasaları heyecanlandırmaya yetiyor. Rakamsal büyüklük olarak aylık 80 milyar euro’luk, yıllıkta 1 trilyon euro’luk varlık alım programının varlık fiyatlarını etkilememesi imkansız.

Fed’in parasal genişleme kararı sonrası altın ve hisse senetleri piyasasındaki ralli henüz unutulmuş değil. Uygulanan politikayla dolar değersizleştirilince değeri dolarla ölçülen- dolar karşısında hangi varlık varsa hızla değer kazanmıştı. Fed piyasaya verdiği para miktarını, varlık alımlarını azaltarak devam ettirse de 2014 sonbaharında tamamen sonlandıracak gibi görülüyor. ECB, Fed’in boşluğunu dolduracaksa altın, hisse senetleri piyasası, riskli varlıklar bu kez bol ve ucuz euro ile beslenecek. Likiditeyi roketleyen Fed yerine sahneye ECB çıkıyorsa varlık fiyatlarında uzun vadeli projeksiyonlar tekrar gözden geçirilmeli.


Altın  17 mart tarihindeki 1390 USD zirvesinden 1 nisan’da 1277 seviyesine kadar geriledi. Bugün 1310 dolar üzerinde işlem görüyor.  Son 2 günde ABD borsalarındaki sert düşüş altın fiyatını destekliyor. Sebep; bir süredir ısrarla bahsettiğimiz için altın ile borsa endeksleri arasında ters korelasyon, borsalar yukarı-altın aşağı, borsalar aşağı-altın yukarı. Endekslerde geri çekilme bir süre daha devam edecekse altın için 1310 seviyesi üzerinde kalmakla ilk hedef 1320-1330 seviyeleri olacak.

ECB’nin parasal genişleme ihtimali ise gidişatı değiştirebilecek güçte fakat  nisan ayı sonuna kadar sadece haber ve yorumlar alabileceğiz. ECB en erken  mayıs ayı toplantısına kadar bekleyip enflasyonun seyrini takip edecek ve mayıs ayı toplantısına yaklaşılırken piyasalarda tansiyonun arttığını görebileceğiz. O zamana kadar 1300 dolar üzerinde ama 1360 doları aşamayan altın fiyatı şaşırtıcı olmamalı. Yükseliş bekleyenler günlük kapanışlar 1300 dolar altında olmadıkça ümitlerini koruyabilirler.

7 Nisan 2014 Pazartesi

MERKEZ FAİZ İNDİRSİN Mİ ?

Bugün gözler TCMB Başkanı Erdem Başçı’nın Kayseri’de yapacağı sunumda olacak.

Toplantı önemli, seçimden önceki son hafta başlayan yurt içi piyasalarda toparlanmanın seyrini etkileyecek etmenlerden ilki Merkez Bankası’nın faiz duruşu. Yurt içi piyasalarda toparlanma derken endekste yaklaşık 7 bin puanlık yükselişten, Dolar/TL kurunda 2.23’den 2.11 seviyesine gerilemeden, 10 yıllık tahvil faizinde 1 puanlık düşüşten bahsediyoruz.

Merkez faiz duruşunda gevşer mi, ya da gevşemeli mi sorununun cevabı meseleye nereden baktığınıza bağlı. Burada iki pencere var; büyüme ve enflasyon. İlk önce büyümeden endişe edenler cephesinden bakalım. 2013 büyümesi yüzde 4 civarı geldi. Yüzde 4 büyüme dünya ortalaması için fena olmasa da Türkiye’yi mutlu çok edebilecek büyüme değil fakat mevcut şartlarda olabilecek büyüme bu kadar. Yüzde 5 altında büyüme işsizliği arttırıyor, özel sektörü boğuyor. Yüzde 7 üzeri büyümede de önümüze patlamış cari açık sorunu geliyor, dönüp dolaşıp büyümedeki fazlalık geri alınıyor.

Gelişen ülkeler için coşku ile gelen sermaye akımı, kuru, faizi aşağı çekip büyümeyi de desteklerken, ülkesine geri dönmeye kalkınca, kuru zıplatıyor faizi yükseltiyor, büyüme darbe yiyor.

Türkiye 2014 büyüme hedef % 4. Ekonomi yönetimi tüketim tarafında aldığı kısıtlayıcı tedbirlerle büyüme hedefini aşağı çekti, bu kararın altında sermayenin izleyeceği yol etkisi var. Çünkü Fed etkisi var. Biz yüzde 4 büyüme hedefine ulaşır mıyız tartışmasında olumsuz olmak için aceleci olunmaması gerektiğini düşünsek de hedefi tutturmanın biraz zor olacağını kanaatindeyiz. 2014’ün yüzde 3 civarı büyüme ile tamamlanması bize göre daha yüksek olasılık.

Krizle birlikte merkez bankaları bildiğimiz merkez bankaları olmaktan çıktı, artık daha aktifler veya daha aktif olmak zorundalar. TCMB için büyümenin desteklenmesi anlamında önümüzdeki 3 ay içinde 50 baz puanlık indirim bekleyenler mevcut. Bunun yanında Fed’in izlediği politika gereği önümüzdeki 1 yıl içinde faizlerin 200 baz puan artırılması gerekeceğini düşünenler de var. Faiz indirim beklentisi düşük büyümenin olumsuz etkilerinden olabildiğince korunmak için var. Merkez Bankası son şok faiz artırımıyla kurdaki oynaklığı azaltmaya çalıştı ve şu an için başarılı oldu. Fakat faiz artırımının büyüme üzerindeki negatif  etkisi, ekonomide büyüme tarafına bakanları korkutuyor.

İkinci pencere enflasyon. Enflasyonda 2013 yılı içinde 6.13 seviyesi görüldü. Şu anda 8.39 seviyesinde bir enflasyon rakamı ile karşı karşıyayız ve Merkez Bankası enflasyon hedefini bir süredir tutturamıyor. Mayıs 2013 ile başlayan gelişen ülkelerden sermaye çıkışı , gelişen ülkelerin yerel para birimlerini zorladı. TL de değer kaybetti. Kurun yükselişi ile enflasyon arasında doğrudan ilişki var, kur yükselince ve yükseliş kalıcı olunca enflasyon da yükseliyor. TL yüzde 3 değer kaybederse enflasyon % 1 oranında yükseliyor. Merkez Bankası kuru düşürmek için değişik hamleler yaptı fakat TL’nin değer kazanması için faiz artışı zorunluydu. Faiz artınca da üretim maliyetinin yükselen faiz ile artması maliyet enflasyonu yaratabilecek, bu da başka bir konu.

Merkez Bankası’nın birinci önceliği enflasyonla mücadele. Elbette Merkez’in hareket alanı varsa büyümeye elinden gelen katkıyı yapar fakat dönem sonunda Merkez Bankası’na neden büyümedik sorusunu sormayız. Merkez Bankası enflasyon hedefini tutturamazsa enflasyonla mücadelede neden başarısız olduk bu sorunun cevabını vermek durumundalar.

Ekonomide ülkeyi tatmin eden büyüme yokken enflasyonun yüksek kalması ekonomistleri tedirgin ediyor, durgunluk içinde enflasyon yüksek işsizliği doğurabiliyor. Bu durumda tartışmaya Merkez Bankası cephesinden bakarsak, yine kendi ifadelerine göre yaz aylarına kadar enflasyonun yüksek kalması bekleniyorsa, bugün faiz indirimi kararı alınırsa bu karar çok tartışılır. Sene sonu 6.6 rakamına yakın olur muyuz meçhul.


Merkez geçtiğimiz dönemde yüksek kurun kötü sonuçlarına mı katlanılmalı, yüksek faizin kötü sonuçlarına mı katlanılmalı zorluğunda faizi yükseltmeyi seçti. Şimdi de iki kötüden birini tercih etme noktasında kendisinden hamle bekleniyor. Bizim beklentimiz ise mevcut politikanın en azından yaz aylarına kadar devam etmesi.