24 Ekim 2012 Çarşamba

Kasım ayı beklentim

Önümüzdeki 1 aylık dönem için vadeli işlemler borsası endeks 30 kontratı üzerinden beklentilerimden bahsedeyim...

 Türk Borsası'nı bir süredir yurt dışı borsalardan ayrıştıran tek etken ülke notunun yatırım yapılabilir seviyeye yükseltilmesi, tek hikayemiz bu aslında. Geçen hafta kredi derecelendirme şirketinden gelen açıklamalar not arttırımı beklentisini iyice alevlendirdi, üstüne merkez bankasının kasım ayı toplantısının FITCH açıklamalarına yakın güne ertelemesi "bu iş tamam herhalde " dedirtti. Piyasaya bakarsanız endekslerde varılan yerler zaten notunu vermiş durumda.

 İki ihtimal var not meselesinde, ya görünüm yükseltilecek ya not.

Görünüm yükseltilirse bu durum piyasayı "kesmez" ve ciddi bir satış gelebilir borsaya. Yine VOB 30 üzerinden konuşursak 84.500'e kadar geri çekilme kaçınılmaz olur, yaklaşık 3000 puanlık düşüş.

Not arttırılırsa, uzun dönemde çok farklı şeyler yaşanabilir ama kısa vadede bu beklentiyi alanların da kar realizasyonuna gitmeleri şaşırtıcı olmaz, aynı hikaye "beklenti alınır gerçekler satılır". Önce sert bir yükseliş, ardından kar satışları. Peki not meselesi gündemden kalktıktan sonra ne olacak? Hangi hikayeyi alıp satacağız?

İç gündemimiz haricinde çok ciddi dış riskler aynen olduğu yerde duruyor. ABD seçimleri sonucu,yine ABD için 2013'te başlayacak vergileri arttırma harcamaları kısma konusu. İspanya,Yunanistan temcit pilavları.Suriye.

Altın fiyatı geriliyor. Eğer altın fiyatındaki düşüş ABD ekonomisine dair bir iyi bir kötü gelen kararsız verilerden yeni parasal genişleme beklenmez şeklindeki yorumdan kaynaklanıyorsa, bu durum şimdilik altın fiyatını, ama sonrasında dolarla değerlenen her varlığı etkiler. Ucuz dolarla hisse senedi al emtia al oyunu tekliyorsa dikkatli olmak gerek.

Kendi içimizde en büyük sorun büyüme, daha doğrusu büyüyememe. Konut sektörü üzerinden büyüme buraya kadardı.Şimdi nasıl yol alınacak? Bozulan bütçeyi toparlamak için vergi arttırımları, zamlar tüketiciyi tüketmekten alıkoymayacak ama bunlar bir kenara not ediliyor. Ülke büyümüyorsa şirketler nasıl büyüyecek,nasıl karlılık artacak ve hisse değerleri artacak?

Bir konu daha var. Son 5 yıldır İMKB kasım ayında hep düşmüş. Düşüşün ortalaması yüzde 11. Bu rakam ciddi bir geri çekilmeyi gösteriyor. Yabancı fonların vs. pozisyon kapatıp prim hesaplama dönemine denk geliyor.

Özetlersek, benim kasım ayı için düşüş beklentim yükseliş beklentimin çok üstünde.

23 Ekim 2012 Salı

Sizin gündeminiz hangisi ?

 2002 yılından bu yana büyüyoruz, hatta büyümede rekorlar kırıyoruz dünya krizdeyken. Ama teknoloji yoğun üretimle değil, montajla büyüyoruz, inşaat sektörüyle, betondan kuleler dikerek büyüyoruz. Betonlaşarak büyüme sonsuza dek süremeyeceği için bir yerde tıkanıyoruz.

 Büyüyoruz ama büyümeden kim faydalanıyor? 2002’den bu yana reel ücretler artmıyor. İşçi-memur rekorlar kıran büyümeden pay almıyor, sadece işsiz kalmadığı için seviniyor. İşsizlik azalıyor, ama sanayi-ticaret-hizmet sektörlerindeki artıştan değil kamu kesiminin, devletinin işçi-memur alımıyla azalıyor. Kamunun eleman alımı da bütçeyi zorluyor. Zorlanan bütçede dengeler bozulunca, gelirler giderlerle aynı oranda artmayınca ya özelleştirmeye saldırılıyor ya da zengin-fakir ayrımı yapmadan herkesin gündelik hayatınca kullanmak zorunda olduğu mal ve hizmetlere zam yapılıyor. Bunun sonucunda vatandaşın geliri artmazken gider kalemi büyüyor, tüketmiyor, vatandaş tüketmeyince sanayici üretmiyor, sanayici üretmeyince kazanmıyor, vergi vermiyor, istihdam yaratmıyor. Kısır döndü.

 Büyüyoruz, milli gelir artıyor, 10 yıl önce 3000 dolardan şimdi 10.000 dolara çıkıyoruz. Ama en zengin yüzde 10, toplam gelirin %31’ine sahip. Vatandaş borçlu. 100 kişiden 62’si borçlu.

 Ekonomik kriz bitmiyor ama borsalar rekor kırıyor. Ancak Türk borsasının yaklaşık yüzde 70’i yabancıların portfoyünde. Halka arz seferberliği deniyor, halka arzla küçük yatırımcı darbe alıyor. Futbolda tek adam devri bitip tükenmiyor, Aziz başkan suçlu mu değil mi, Alex gitti kim haklıydı? Klübüne güvenip hisse senedini alıp ortak olan Galatasaray taraftarı bedelli sermaye arttırımı yoluyla usulen doğru fakat vicdanen çok rahatsız edici uygulamalarla karşılaşıyor.

 Güneydoğu sınırından 100 bin kişi mülteci olarak misafir ediliyor, uçak düşüyor, bomba düşüyor, ülke savaşa girsin diye zorlanıyor.

 Rating şirketleri notumuzu arttırmalı, eli kulağında ha bugün ha yarın yatırım yapılabilir ülke olacağız, heyecanla bekliyoruz.

 Yeteneksizsiniz programında ilüzyon yapanı hayretle izliyoruz. Ama hokuspokus gündelik hayatın tam göbeğinde.

16 Ekim 2012 Salı

Dolar kuru 1.83'ü geçer mi ?


Dolar/TL kuru, 6 gün önce 1.8256'yı gördükten sonra  1.8035'lere geriledi ve şu dakikalarda 1.8080 seviyesinde.

Aslında USDTRY için yeni bir durum yok.  Yaklaşık 4 aydan bu yana 1.79 ile 1.83 arasına sıkışmış bir hareket izliyoruz.Tipik dikdörtgen sıkışma hareketi.

Bir gün parite mutlaka bu bandın dışına çıkacak.  1.7950 seviyesinin üzerinde kalındıkça da bandın üstünün zorlanmasını beklemek yanlış olmaz.1.83'ün üstü 1.87'lere kadar yeni bir hareket getirir.

En yakın vadede kurda hareket getirebilecek gelişme Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun perşembe günü yapacağı toplantı ve faiz kararı olabilir.

PPK'nın faiz koridoru üst bandında 100 baz puanlık indirime gitmesi beklentiler dahilinde. 

Merkez'in faiz koridoru aslında bir "niyet" göstergesi. Eğer Merkez Bankası borç verme faiz oranını indiriyorsa, bankalardan da faiz indirimi beklenebilir.

Amaç:  büyümenin para politikası yoluyla desteklenmesi. Zaten Merkez enflasyon  konusunda ellerinin rahat , büyümenin daha öncelikli konu olduğunu ifade etmişti.

Büyüme Türk ekonomisi için ancak cari açık vererek gerçekleşebilen bir olgu olduğu için ve cari açığın büyük bir kısmının sıcak para ile finanse edilmesinden dolayı, evet büyüme
sermaye akışını bir dönem için destekliyor fakat vakti gelince kur üzerinden ödenmesi gereken bedel ödeniyor.