3 Mart 2024 Pazar

GPT-4'ün Piyasaya Sürülüşünden Bir Yıl Sonra Yapay Zekanın Ekonomik İzleri

Open AI'nin en gelişmiş yapay zeka modeli ve çığır açan robot sohbet uzmanı chat gpt'nin arkasındaki bir tür beyin olan gpt -4'ü piyasaya sürmesinden bu yana neredeyse bir yıl geçti . O dönemde Amerika'nın teknoloji sektörünün piyasa değeri, genel anlamda yarı yarıya arttı ve hissedarlara 6 trilyon dolar değer kazandırdı. Bazı teknoloji firmaları için artan gelir, çok yüksek hisse fiyatlarıyla eşleşmeye başlıyor. gpt -4 gibi modelleri eğitmek ve çalıştırmak için kullanılan çipleri tasarlayan Nvidia, 21 Şubat'ta dördüncü çeyrekte çarpıcı sonuçlar bildirdi ve piyasa değeri 2 trilyon dolara ulaştı. yapay zeka çılgınlığı, teknolojiyi geliştirmek için büyük harcama yapan Alphabet (Google'ın kurumsal ana şirketi), Amazon ve Microsoft da dahil olmak üzere diğer teknoloji devlerinin hisse fiyatlarını da artırdı.


Aynı zamanda büyük teknolojinin yapay zeka yazılımı satışları da düşük kalıyor. Geçtiğimiz yıl yapay zeka , Microsoft'un bulut bilişim bölümü Azure ve ilgili hizmetlerdeki gelirlerdeki büyümenin yalnızca beşte birini oluşturdu. alphabet ve amazon yapay zeka ile ilgili satışlarını açıklamıyor ancak analistler bu satışların Microsoft'tan daha düşük olduğundan şüpheleniyor. yapay zeka borsasındaki yükselişin devam etmesi için bu firmaların bir noktada hizmetlerini müşterilerine satarak ciddi para kazanmaları gerekecek. Bankalardan danışmanlık şirketlerine ve film stüdyolarına kadar dünya çapındaki işletmelerin Chat gpt benzeri araçları geniş ölçekte kullanmaya başlaması gerekiyor. bu tür "üretken" yapay zekanın gerçek dünyada benimsenmesi söz konusu olduğunda şirketler ihtiyatlı adımlarla ilerliyor. Ancak bu küçük adımlar bile beyaz yakalı çalışmanın değişen doğasına işaret ediyor.

 

 

Önceki teknolojik gelişmeler insanların ofislerde yaptıklarında devrim yarattı. Daktilonun yaygınlaşması bazı işçileri işsiz bıraktı: "Bu küçük makinenin yardımıyla bir operatör, yarım düzine memurun kalemle yaptığı yazışmalardan daha fazlasını bir günde gerçekleştirebilir ve daha iyi iş yapabilir" dedi bir gözlemci. 1888. Yaklaşık bir yüzyıl sonra bilgisayarın ortaya çıkışı, yüksek vasıflı çalışanları daha üretken hale getirmesine rağmen bazı düşük seviyeli idari görevleri ortadan kaldırdı. Bir makaleye göre bilgisayar, 1970'lerden 1990'lara kadar işgücü talebinin üniversite eğitimli işçilere doğru kaymasının yarısından fazlasını açıklıyor. Son zamanlarda, covid-19 salgınının tetiklediği ve video konferansın mümkün kıldığı evden çalışmanın yükselişi, beyaz yakalıların günlük ritimlerini değiştirdi.

 

Üretken yapay zeka benzer şekilde derin değişikliklere yol açabilir mi? Önceki teknolojik atılımlardan alınacak ders, ekonomi genelinde bunların karşılığını almanın yıllar almasıdır. Ortalama bir firmadaki ortalama çalışanın yeni çalışma yöntemlerine alışması için zamana ihtiyacı vardır. Kişisel bilgisayarın üretkenlik kazanımları, yaygın olarak kullanıma sunulmasından en az on yıl sonrasına kadar gerçekleşmedi. Şu ana kadar ekonominin genelinde yapay zekânın neden olduğu bir üretkenlik artışına dair bir kanıt bulunmuyor . Boston Consulting Group'un  yakın tarihli bir anketine göre yöneticilerin çoğunluğu, yapay zeka konusundaki "aldatmacanın ötesine geçmenin" en az iki yıl alacağını söyledi . başka bir danışmanlık şirketi olan oliver wyman'ın yakın zamanda yaptığı araştırma, yapay zekanın benimsenmesinin "henüz daha yüksek üretkenlik seviyelerine dönüşmediği" sonucuna varıyor.

 

2 Mart 2024 Cumartesi

Fed'in Beklenmedik Hamlesi ve Avrupa'nın Sıkışmışlığ

Merkez bankalarının sıkı para politikaları, ekonomi dünyasının uzun süredir aşina olduğu bir gerçekti. Ancak 13 Aralık 2023'te Fed'in beklenmedik bir dönüş yaparak 2024'te faiz oranlarını düşürmeyi planladığını açıklaması, finans piyasalarında yeni bir sayfa açıyor. Bu karar, Wall Street'te alım çılgınlığına yol açtı ve yatırımcıların gözlerini Amerikan ekonomisine dikti. Peki, Fed Başkanı Jerome Powell'ın bu stratejik pivotu, parasal genişlemeye doğru küresel bir eğilimi tetikleyecek mi?

 

Avrupa'nın İkilemi ve Enflasyonun Düşüşü

 

Bu yeni dönem, Avrupa Merkez Bankalarını zor bir duruma sokuyor. Daha önce faiz indirimlerine karşı çıkan ECB ve İngiltere Merkez Bankası, şimdi Fed'in izinden gitmek zorunda kalabilir. Ancak asıl soru şu: Avrupa, ABD'nin aksine, daha gevşek bir para politikasına gerçekten ihtiyaç duyuyor mu?

 

Amerika'nın Enflasyon Savaşı ve Avrupa'nın Soğuk Ekonomisi

 

2023'te ABD'de enflasyonun %3,5'in altına düşmesi bekleniyor. Buna rağmen, işgücü piyasası hâlâ kızgın ve ücret artışları, enflasyon hedefleriyle uyumsuz bir hızda ilerliyor. Amerika ekonomisi, Fed'in desteklemesine pek ihtiyaç duymuyor gibi görünse de, Avrupa'da durum farklı. Enflasyonun düşüşü ve üretimdeki zayıflık, ECB için gevşek para politikasına geçiş yapmayı daha mantıklı kılıyor.

 

Maliye Politikası ve Geleceğe Yönelik Adımlar

 

Amerika'nın pandemi sırasında ve sonrasında uyguladığı teşvikler, enflasyonu yukarı çekerken, Avrupa daha temkinli bir yaklaşım benimsedi. Bu farklılık, ECB'nin 2024'te politikalarını gevşetmesi gerektiğini işaret ediyor. Aksi takdirde, 2008 ve 2011'deki gibi şahin yanlış adımlarını tekrarlamış olacak.

 

Sonuç: Ekonomik Dengelerde Yeni Bir Dönem

 

Fed'in bu hamlesi, küresel ekonomide yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Ancak, bu yeni dönemin getireceği riskler ve fırsatlar, merkez bankalarını ve piyasaları önemli kararlar almaya zorluyor.

Hisse Senetleri: Altın Çağın Yankıları ve Yapay Zekanın Yükselişi

Son zamanlarda hisse senetleri piyasaları, tarihi bir yükseliş sergiliyor. Amerikan hisse senetleri, Ekim ayından bu yana %21'lik bir artışla, 2022'nin başındaki zirvesini geride bıraktı. Avrupa hisse senetleri, iki yılın ardından rekor kırmayı başardı, ve Hindistan ekonomisi, uzun süredir beklenen büyümesini gerçekleştiriyor. Hatta Japon hisse senetleri bile, yıllar süren düşüşten sonra 1989'daki seviyelerini aşmayı başardı. Bu, her türlü engellemeye rağmen gerçekleşen olağanüstü bir başarıdır.

 

Piyasalarda yaşanan bu sıra dışı yükseliş, küresel çapta devam eden ticaret savaşları, gerçek savaşlar ve korumacı politikalar gibi zorluklara rağmen devam ediyor. Bu durum, piyasa dinamiklerinin ne kadar dirençli olduğunu gösteriyor. Ancak, Wall Street'teki değerlemeler ve teknoloji şirketlerindeki aşırı yükselişler, bir balonun varlığına işaret ediyor olabilir. Özellikle, yapay zeka ve Nvidia'nın elde ettiği başarılar, hisse senetlerini yükseltiyor.

 

Nvidia'nın çipleri üzerine kurulu yapay zeka optimizmi, piyasalardaki yükselişi destekliyor. Ancak, yapay zekanın geleceği hala belirsizken, bu yükselişin sürdürülebilirliği konusunda şüpheler var. Ekonomi, enflasyon ve hükümet politikaları gibi faktörler, gelecekteki büyüme oranlarını etkileyebilir.

 

Bu eşsiz dönemin, hisse senetleri piyasasında yeni bir altın çağın başlangıcını temsil ettiği söylenebilir. Ancak, yatırımcıların aşırı iyimserlikten kaçınarak, gelecekteki gelişmeleri dikkatle takip etmeleri gerekiyor. Yapay zeka, ekonomideki üretkenlik artışlarını destekleyebilir, ancak bu teknolojinin etkileri zamanla netleşecektir.



Geleceğe Bakış: Yatırımcılar İçin Ne Anlama Geliyor?

 

Yapay zeka ve teknoloji hisselerindeki yükseliş, piyasalarda yeni bir heyecan yaratıyor. Ancak, bu coşkunun sürdürülebilir olup olmadığı, teknolojinin nasıl entegre edileceği ve ekonominin genel performansıyla yakından ilgilidir. Yatırımcılar, kararlarını verirken bu faktörleri göz önünde bulundurmalı ve potansiyel risklere karşı dikkatli olmalıdır.

 

Deneyimli yatırımcıların temkinli yaklaşımları, piyasalardaki aşırı iyimserliğin tehlikelerine dikkat çekiyor. Gelecek on yılda, reel özsermaye getirisinin %4 civarında olması bekleniyor; bu, yatırımcıların kararlarını dikkatli bir şekilde değerlendirmesi gerektiğini gösteriyor.

 

Sonuç olarak, hisse senetleri piyasası, özellikle yapay zeka ve teknoloji odaklı hisselerde, önemli bir döneme giriyor. Bu dönem, yüksek potansiyel getirileri beraberinde getirirken, aynı zamanda belirsizlikleri ve riskleri de içeriyor. Yatırımcılar, bu yeni dönemde başarılı olmak için, piyasa dinamiklerini ve ekonomik göstergeleri yakından izlemeli ve buna göre stratejilerini şekillendirmelidir.