29 Ocak 2014 Çarşamba

PARTİYE KATILMIYOR, UZAKTAN BAKIYORUM

Partiyi bozan olmak istemem ama ben Merkez Bankası’nın dün gece şok faiz artırımından sonra sevinç gösterilerinin aşırılığa kaçmasını gerçeklikten kaçış olarak değerlendiriyorum. Piyasayı canlı tutacak bir karar olsun da ne olursa olsun düşüncesi hiç sağlıklı değil. Kısa vadeli piyasa arzuları ile uzun vade ülke faydası çakışıyor sanki. Ama boşverin,  radikal düşünceleriyle ekonomide çığır açan İngiliz iktisatçı Keynes’in dediği gibi “uzun vadede hepimiz ölmüş olacağız”
Merkez Bankasının, kendisini sıkıştıran iç-dış gündemden sonra bir karar verme zorunluluğundan bahsediyorduk. Ya kurun yüksek kalmasına razı olacaktı ya da uzun zamandır direndiği faiz artırımına. Oysa iki tercihin de yan etkileri uzun vadede birbirine yakın, kısa vadede farklı, ikisi de “kötü tercihler”. Hangisi daha az kötü, hangisinin ekonomide negatif sonuçları daha kontrol edilebilir, telafi edilebilir? Merkez bu sorunun cevabını faiz artırımında buldu, bize göre de yanlış bir tercih değil.
Fakat sorun faiz artırımıyla bütün sorunların üstesinden gelinebileceği, kurun kesin olarak yeni rekorlara gitmeyeceği algısında. Faiz sihirli bir değnek değil, merkez bankalarının güçlü bir silahı. Merkez bankalarının görev tanımları kriz döneminde değişmiş olsa da hala fiyat istikrarı birincil sorumlulukları. TCMB kurdaki yükselişin fiyat istikrarını bozucu, enflasyonu artırıcı etkisini gördükten sonra faiz artırdı. Kurdaki yüzde 10’luk yükseliş enflasyonu %1.5 artırıyorsa, neredeyse bir ayda yüzde 20 yükselen dolar kurunun artık müdaheleyi faiz cephesinden zorunlu kıldı.
Ekonomistler genelde karamsar insanlar. Parti havası biraz dağıldıktan sonra bu sefer yükselen faizlerin kötü etkilerinden bahsediyor olacağız. Faiz artışının kötü sonuçlarına girmeden önce vatandaşa bir iyi - bir kötü haberimiz var, iyi haber ; bankalardaki mevduatınız nihayet enflasyon üstünde bir getiri sunacak, fakat kötü haber, bu kazanç çok sürmeyecek. Faiz artırımı üreticinin maliyetlerini arttıracaksa ürün fiyatlarında bu etkinin fiyat artışı olarak katkısı kaçınılmaz olacak.
Halkın bankalardan kullandığı konut-otomobil-ihtiyaç kredileri var, geçmişte alınmış krediler için çok sıkıntı yok, kredilerin büyük çoğunluğu TL bazında (tüketici kredileri 243 milyar TL) ve sabit faizli. Bankalar önümüzdeki dönem kredi faizlerini de artıracak ama bu durum yeni kredi kullananları etkileyecek. TL’ye geçmişe göre daha yüksek maliyete katlanarak ulaşabileceğiz.
Faiz artışından hazine de olumsuz etkilenecek, yeni borçlanmalarda daha yüksek faizle borçlanılacak.

Artan faiz uzun süre yüksek seviyelerde kalırsa daha yavaş büyüme, daha az yatırım daha az tüketim anlamına gelecek. 2014-2015 zaten gelişmekte olan ülkeler için zor geçmesi beklenen yıllar. Umalım da en az bedelle bu dönem atlatılsın. İşte bu yüzden kısa süre devam etmesini beklediğimiz partiye uzaktan bakıyorum.

28 Ocak 2014 Salı

O’NA KÜÇÜK SÜPRİZLER YAPIN

Uzmanların heyecanı sönmüş, rutine bağlanmış, tadı kaçmış ilişkilere önerisi şöyle; “O’na küçük sürprizler yapın, O’nu şaşırtın”

Merkez Bankası ile kur arasındaki ilişki yaklaşık 5 yıl sakin gittikten sonra 22 Mayıs’tan sonra alevlendi, 17 Aralık süreciyle başka bir boyut kazandı. Rutininden çıkan döviz, dengeleri sarsmaya başladı .Merkez Bankası aradaki ilişkiyi tekrar sağlıklı hale getirmek için alışılmışın dışında, sürpriz diyebileceğimiz kararlar aldı. Fakat sürprizler de kendi içinde ikiye ayrılırlar; hoş karşılananlar ve memnun etmeyenler… Merkez Bankasının geleneksel politikalar haricinde geliştirdiği yeni yöntemler piyasaları memnun etmedi, Merkez Bankası daha çok tartışılır oldu. Merkez Bankası’nın çoklu para politikasının kafa karıştırdığı, faiz silahının kullanılması gerektiği vs. çokça dillendirildi. Merkez Bankası’nın yükselen dövize karşı attığı adımların istenen sonuçları doğurmaması bankanın kredibilitesini de sarsma noktasına gelmişti ki dün gelen haberler Banka’nın rutininden çıktığı, bu akşam 24.00’de yeni kararların açıklanacağı haberi geldi. Banka’nın normal takviminin dışına çıkmasını en son 2 yıl önce görmüştük, sürpriz oldu.

Bugün önce Merkez Bankası enflasyon raporunu açıklayacak, raporda neye vurgu yapılmış ona dikkat edeceğiz ve gece açıklanacak kararlara ilişkin ipuçları arayacağız.
Genel beklenti Merkez Bankası’nın kayda değer oranda faiz artırması. Hangi faizi ?  1haftalık repo faizi olan geleneksel politika faizi 4.5, bu oranın değiştirilmesi, çift haneye taşınması ve “politika faizimiz bu orandır” denmesi faiz konusunu basitleştirip gerçek sürpriz etkisi yaratabilir. Ama Merkez Bankası’ından şu an böyle bir karar bekleyenlerin sayısı az. Artırım beklenen faiz, faiz koridorunun üst bandı,7.75 olan rakam. Şimdi ne kadar faiz artırım kararı alınırsa piyasanın kur üzerinden tepkisi ne olur değerlendirelim;

50-100 baz puanlık artırım şok olur, negatif şok. Piyasanın dikkate alınmadığı düşüncesini artıracağı için “faiz artırmış olmak için artırmak” olarak değerlendirilmesi durumunda kurdaki yangın kaldığı yerden devam edebilir. Toplantı haberiyle 2.40’dan 2.28 altına inen dolar kuru tekrar 2.40’a yakın seviyelerden Çarşamba gününe başlayabilir.

150-200 baz puanlık artırım, yetmez ama yine fena değil. Bu orandaki artırım şimdilik Fed azaltımda hızlanmazsa dolar kurunu 2.40 altında tutabilir.

250-300 baz puanlık artırım, çoğunluğun ortak beklentisi. Gösterge tahvil 10.40 civarında iken 300 baz puanlık artırım faizi 10.75 seviyesine çeker. Böyle bir karar kuru yine Fed’in azaltımı hızlandırmaması koşuluyla 2.25 altında tutabilir.

400-500 baz puanlık artırım, döviz kuru için şok…Bir süre için dolar kurunda 2.15’in üstü zor olur.

Faiz artırım kesin de biz ne kadar olacağını tartışıyoruz algısı oluşabilir, bu algı yanlış. Merkez Bankası bugüne kadar piyasalardan gelen talepleri çok dikkate almadı. Bu akşam faiz artırım yerine yeni uygulamalar gündeme getirilebilir. Fakat artık dişe dokunuz bir faiz artırım kararı haricinde kısa vadede kuru sakinleştirecek uygulama görülmüyor. Faizi artırmak kesin çözüm mü ? Hayır, olası artırım önümüzdeki dönemde yeni artırım taleplerini de canlı tutacaktır. Bu akşam Merkez bir karar alacak, kurun yüksek kalması mı daha çok zararlı faizin artırılması mı?


Konu sadece faiz artırımı değil Merkez Bankası’nın varlığını hissettirmesi, karar almada esnekliğinin görülmesi, gerektiğinde aksiyon alınacağının piyasaya gösterilmesi. Merkez Bankası bu akşam yumruğunu masaya vurur, kararlılığını gösterirse ülke olarak kazancımız sadece kurun ateşinin düşmesi olarak kalmaz.