30 Nisan 2015 Perşembe

Merkez enflasyon beklentisini 5.5'dan 6.8'e revize etti..Yani?


Avrupa'da neler oluyor?

AB borsaları  yılbaşından bu yana ilk defa bir ayı düşüşle kapatıyor. Alman Dax endeksi 12227 seviyesinden başladığı nisan ayında 11400 seviyesine geriledi %6.7 oranında düştü. Bölge için ölçek diyebileceğimiz FTSE Eurofist 300 endeksi %0.7 oranında geriledi.

Daha ilginç bir gelişme ise bono piyasasında izleniyor.
Alman 10 yıllığı 0.49 seviyesini gördükten sonra 0.38’e kadar
İtalya 10 yıllığı 1.17 seviyesinden 1.48 seviyesine
İspanya 10 yıllığı 1.16’dan 1.45 seviyesine
Fransa 10 yıllığı  0.33’den 0.67 seviyesine kadar yükseldi.

Bonoda ve borsalarda yılbaşından bu yana yaşanan coşkununun ana sebebi ECB’nin tahvil alım programıydı. Mart ayında ECB tahvil alımına başladı. Bu arada euro değer kaybetti, Euro/Dolar paritesinde nisan ayında 1.05’li seviyeler bir kez daha görüldü. Euro fonlama parası, carry trade parası haline geldi, tahvil-bono piyasasında coşkulu alımlara sebep oldu, borsalar yükseldi, fakat euro değer kazanmaya başlayınca tablo tersine dönmeye başladı. Euro sat-riskli varlıkları al pratiği, birikmiş pozisyonlarda son gelen ABD 1. Çeyrek büyüme rakamının hayal kırıklığı ile (dolar sat)  pariteyi yükseltti, Euro/Dolar paritesi 1.1250 seviyesine yükseltti. Bu yükseliş riskli varlıkları bırak-euro’ya geç dedirtti.


1.1060 seviyesi üzerinde kalan paritede teknik anlamda 1.15 seviyesine kadar anlamlı bir direnç görünmüyor. Bu noktada ana koşul 1.1060 seviyesi üzerinde kalmak olacak. Fed faiz artırımı için bu büyümeyle hangi faiz artırımı dedirtip en yakın vadede topu hazirana atmışken önümüzdeki 1 aylık vade, üzerinden Yunanistan fırsatını da atarsa euro için değerlenme fırsatı verebilir.

Fed: yeni bir şey yok

Fed açıklamalarında yeni ve sürpriz diyebileceğimiz bir başlık yok. Fed hala piyasaların ne haddinden fazla gevşemesine ne de aşırı stresle baskı altında kalmasına razı değil, ip üstünde ilerleyen Fed dengelerin hızlıca bozulması riskini alabilecek durumda değil.  Bu yüzden “sözlü yönlendirme” denilen “güvercin-şahin-sabırlı-sabırsız” tanımlamaları ile varlık alım programının sonlandırılması en az hasarla atlatıldı, faiz artırım sürecinde de aynı performans sergileniyor. 

Ancak, varlık alımının sonlandırılacağı açıklamaları ve azaltım süreci nasıl piyasaları çalkaladıysa (özellikle gelişmekte olan ülkeleri) bir benzerini faiz artırım sürecinde de yaşayacağız, bu bir yıkım değil ama dalgalanma ve hazırlıklı olmak gerek.

Dün akşamki açıklamalardan sonra faiz artırım beklentilerinde önemli bir değişiklik yok. Fed “haziran ayında faiz artırmam” demediği için dolar değer kazandı yorumlarına “Fed bu toplantıda böyle bir garanti verir miydi” denebilir. Hala ilk faiz artırımı için eylül ve max. 25 bp ile başlanması yüksek ihtimal. Ama bugün 0.2 büyüme varken koşa koşa faiz artırımına gidecek Fed yok.

Büyüme konusunda her ne kadar iyimser beklentilerin korunduğu ifadeler duysak da 0.2 büyüme kötü. Kış koşulları vs. elbette ekonomik aktiviteyi etkiler ama ABD için büyümek demek tüketmek demekse o tüketim iştahı bir türlü artmıyor, tasarruf rakamı artıyor. Buna tüketici tedirginliği diyoruz, gelecekten emin olamama hali.


Yine de önümüzdeki aylarda artan istihdam, hızlanan ekonomik aktivite, daha hızlı büyüyen ABD görürsek faiz artırımına daha yakınız diyeceğiz.

20 Nisan 2015 Pazartesi

FİNANS HABERLERİ NASIL TAKİP EDİLMELİ?

Amatör veya profesyonel olsun fark etmez, piyasaları takip eden, işlem yapan, alım –satım kararları veren herkes için “haber” çok önemli. Yazılı ve görsel medyadan, internetten veya yüz yüze görüşmelerde haber bombardımanı altında kalan ama bir gün içinde yüzlerce haberin içinden kendisine yarayacak haberleri ayıklama ve haberi sorgulama sürecine dair ufak bir yazı sunuyorum size. Ben de bu yazıyı yazmadan önce, haberleri tararken http://bit.ly/1hQaz0B adresinden esinlenerek devam ediyoruz. Siz bu yazının içeriğini haberin faydasının artırılması yanına önünüze gelen analizlerin-beklentilerin teste tabi tutulması olarak da düşünebilirsiniz.

AYNI FİKİRDE OLMADIĞINIZ YAZILARI VE HABERLERİ OKUYUN

Medyada veya müşterisi olduğunuz finansal kurumlarda kendi fikrinizin onayını aramayın. Alternatif fikirlere açık olmak için aynı fikirde olmadığınız yazıları-analizleri göz ardı etmeyin. Örneğin şöyle bir fikriniz olabilir “borsa yükselecek” ve siz bu fikri mutlak gerçek kabul edip medyada-haberde-analizde bu düşüncenize onay veren değerlendirmeler görebilirsiniz. Ancak bir fikir-düşünce üzerindeki ön yargı (borsa yükselecek) sizi savunmasız kılar. Konuya doğrudan cevapla başlanırsa (borsa yükselecek) bu düşünce beyinde yedeklenir. Doğrudan cevap yerine, sebeplerle ilişkilendirilmiş bir cevap daha faydalı olabilir ( borsa yükselir mi? Neden) Sizinle aynı fikirde olan birisini bulduğunuz zaman haklı olduğunuz konusunda rahat olursunuz fakat bu durum yatırımcı için çok tehlikelidir.

YATIRIM KARARLARI ALIRKEN SİZİNLE AYNI FİKİRDE OLMAYAN İNSANLARDAN ÇOK ŞEY ÖĞRENİRSİNİZ

Karşıt görüşe kulak kabartmak var olan inançlarımızı sorgulatır. Ayrıca inanç dediğimiz şey gerçeklerden ziyade duyguların şekillendirdiği bir şey de olabilir (hisse senedim varsa borsanın yükseleceğini düşünürüm, çünkü hisse senedi alarak artık piyasada “tarafım” objektif olamayabilirim). Bir eğilim veya bir teori hakkında emin olduğunuzda, zihnin o konforlu yolundan çıkıp karşıt görüşü dinleyin. Dinleyin, sonunda ya aynı fikirde olmama haliniz devam edecek ya da daha önce farkında olmadığınız bir bakış açısı kazanacaksınız.

ÖNCEKİ HAFTANIN DERGİLERİNİ ÖNCEKİ GÜNÜN GAZETELERİNİ TEKRAR OKUYUN

Eski haberin haber değerinin kalmadığı düşünülebilir ama finans dünyasında aynı fikirde olmayan profesyoneller de var. Onlara göre “eski okumalar” güncel haberlerle birlikte çok daha fazla yeni fikir verebilir. Finans haberlerinin-analizlerin büyük bir kısmı tahminlerden oluşuyor. Haber olarak veya makale olarak çoğunlukla ekonomisinin-piyasaların geleceğine dair tahminler okuruz. Kimin yanıldığını veya kimin “gerçekleşmeye yakın” öngörü sahibi olduğunu ancak eski okumalar sayesinde görebiliriz. Çünkü bugün için herkes zaten şu an yaşananı öngörmüştü, yine bildi değil mi?  Okuduğunuzu sorgulamayı elden bırakmayın. Günler-haftalar öncesinden bugünü yazmış haberi-analizi yakın takibe alın. Mutlak inançtan ziyade “takibe değerler” listesi yapın ve zaman kazanın. Bu listeyi de sorgulamaya devam edin.

PROFESYONEL VE AMATÖR İÇERİĞİN BİRLEŞTİĞİ ORTAMLARI GÖZ ARDI ETMEYİN

Profesyonel bir haberci-gazeteci-analist olgusal doğruların peşindedir. Ayrıca medya aktörlerinin güvenilir-saygın kaynaklara ulaşma imkanı vardır, konunun daha derinine-detaya inebilirler. Ancak medya mensuplarının da yetiştirmek zorunda oldukları yazıları, bitirilmesi gereken sayfaları var. Bu nedenle bu gün için önemli görülmeyen konuların atlanmasına sebep olabilir. Basit bir örnek: borsa düştü, gelen kar satışlarıyla endeks geriledi…Peki dün yaşanan geri çekilmenin sebebinin kar satışları olduğu kesin bilgi mi?

Amatör yatırımcılar, bloglar, haber sitelerinin okuyucu köşelerinde daha farklı bir durum var. Örneğin bloglarda, blog yazarı yazmaya değer bir şey görürse yazar, konu “beklentiler” bile olsa. Bir şey yayınlamış olmak için yazmaktan ziyade kalite-içerik daha önemli olabilir onlar için
En iyisi bu noktada bir tarafa ağırlık vermek yerine profesyonel ve amatörlerden oluşan bir liste yapmak olabilir. Ancak bu noktada SPK mevzuatı ve paylaşımların içeriğine dikkat edilmeli.

HER HABERİN PİYASADA HAREKETLİLİĞE SEBEP OLACAĞINI DÜŞÜNMEYİN

Her haber eylem gerektirmeyebilir. Her gün binlerde haber yayınlanır, bunların içinden çok azı aksiyon almayı gerektirir. Özellikle ekonomik raporlar, analist beklentilerindeki değişiklik bir varlığı alıp satmak için tek sebep olmamalıdır.

Çoğu finans haberi büyük resmi görmek ve anlamak için yardımcı olur. Haber takibi sonucu portföyünüzde iyi sonuçlar görüyorsanız listenize sahip çıkın, değilse daha az okusanız da olur.

1 Nisan 2015 Çarşamba

Bir cisim yaklaşıyor...

Dün büyüme rakamı açıklandı, veri beklenenden (% 2.3) yüksek ( % 2.9) ancak Orta Vadeli Program hedefinden (%4) uzak kaldı. TL bazında 2.9 oranında büyüme varken, dolar bazında ise 2.8 oranında küçülme yaşandığını da belirtmeliyiz. Kişi başına düşen gelirde de 2013 yılına göre yaklaşık 400 dolarlık azalma oldu.

Büyüme verisi geriden gelen bir veri, geçmiş dönemin büyüme rakamı ile geleceği konuşmak mümkün değil. Ancak 2015 büyümesi ne olur sorusunun cevabını bazı öncü göstergelerde arayabiliriz.

Büyüme için üretim kritik öneme sahip, Türkiye ekonomisinde sanayinin %25 oranında ağırlığı var. Fakat son gelen sanayi üretim rakamları hayli sıkıntılı.

Tablo1: Sanayi üretimi



Ocak ayı sanayi üretim rakamında eksiye dönüldü. Küresel krizin zirvede olduğu 2008-2009 arasında da sanayi üretimi azalmıştı, yüzde 20 düşüşler görülmüştü. Krizi bir kenara bırakıp bakarsak en sert geri çekilme 2012 yılında yaşanmıştı (-%0.77)
Sanayi üretimindeki düşüşe paralel kapasite kullanım oranı geriliyor.

Tablo 2: Kapasite kullanım oranı



Kapasite kullanım oranı (KKO), bir üretim biriminin, bir dönemde gerçekleştirdiği üretim miktarının, üretebileceği en yüksek miktara oranıdır. KKO’nın 100 olması beklenmez, kendi trendi içinde değerlendirmek kısmen yeterli olabilir. Tablonun gösterdiği, üretim tesisleri giderek daha düşük kapasite ile çalışıyor.

Düşen sanayi üretimi, azalan kapasite kullanım oranı işsizlik için iyi sinyaller üretmiyor ve işsizlik zaten yüksek. İşsizlikte tekrar 2012 seviyelerine gelindi.

Tablo 3: İşsizlik oranı
  



Sanayide alarm zilleri imalat sanayi satın alma yöneticileri endeksinden de görülebilir.

Tablo 4: İmalat sanayi PMI



PMI rakamının 50 seviyesinin altında olması ekonomide işlerin iyiye gitmediğine, ekonomik aktivitenin yavaşladığı şeklinde yorumlanır Son gelen 2015 mart ayı PMI rakamı 48 seviyesinde. Rakam 2009’dan bu yana en dip seviyede.

İmalat PMI düşük, kapasite kullanım oranı düşük, sanayi üretimi düşük, işsizlik yüksek = Büyüme vasat

Sanayide, üretimde durgunluk, dönemsel olarak değerlendirilebilir, kötü hava koşulları, siyasi gelişmeler, jeopolitik riskler vs.. Bir dönem verisiyle yılın kalan kısmına dair mutlak pozitif veya negatif olmak ise yanlış olabilir. Ancak bir veri var ki sokağın gidişata dair hassasiyetini ölçer, tüketici güveni…

Tablo 5: Tüketici Güveni



Tüketici güveninde Mart 2015 rakamı 64.4 seviyesine geriledi. 2008-2009 küresel krizin zirve yaptığı dönemin de altında. Asıl tedirgin edici veri de bu.