8 Ekim 2025 Çarşamba

Güç Yanılgısı: Piyasa Kırılganlığı Neden Unutulur?


Şu anda dünya piyasalarında (özellikle ABD, Avrupa ve Japonya’da) herkesin farkında olduğu bir gariplik var: ekonomik riskler artıyor ama piyasalar hâlâ yükseliyor. Hisse senetleri, tahviller, özel yatırımlar — hepsi sanki hiçbir sorun yokmuş gibi tırmanıyor. Bunun nedeni, yatırımcıların hâlâ “faizler yakında düşecek, işler düzelir” inancına sıkı sıkıya sarılması.

Ama perde arkasında ciddi riskler birikiyor:

  1. Yapay zeka balonu:
    Şirketler yapay zekâya deli gibi para harcıyor. Bu hem borsayı hem ABD ekonomisini yapay şekilde şişiriyor. Hatta bazı ekonomistler “yapay zekâ olmasa ABD resesyondaydı” diyor. Bezos bile bunun “iyi bir balon” olduğunu söylemiş ama sonuçta balon, patlaması kaçınılmaz.

  2. Kredi piyasasında tehlikeli rahatlık:
    Şirket tahvillerinin faiz farkı (spread) aşırı daraldı, yani yatırımcılar risk alıp neredeyse hiç ek getiri kazanmıyor. Bu da “ufak bir sarsıntı gelse bile büyük düzeltme gelir” sinyali.

  3. ABD’de siyasi ve kurumsal çürüme:
    ABD giderek “gelişmekte olan ülke” gibi davranıyor. MAGA (Trump yanlıları) hareketi Fed’e baskı yapıyor, devlet kurumları zayıflıyor. Üstelik hükümet kapanması yüzünden ekonomi verileri bile düzgün gelmiyor; piyasalar adeta “kör uçuş” yapıyor.

Ek olarak, enflasyonun yeniden yükselme ihtimali var. Eğer bu gerçekleşirse Fed faiz indiremeyecek ve bugünkü “iyimserlik partisi” anında bitecek. Tahvil fiyatları düşer, borçlanma maliyetleri fırlar.

Yani özetle:

  • Piyasalar şu anda “her şey yolunda” havasında.

  • Ama bu hava, yıl sonuna doğru büyük bir düzeltme veya mini çöküşe dönüşebilir.

  • “FOMO” (kaçırma korkusu) hâlâ piyasayı sürüklüyor, herkes trene atlamış durumda.

  • Fakat bu birikmiş riskler patlarsa, kimse hazırlıksız yakalanmak istemez.

AI (yapay zeka) harcamaları hype yaşıyor. Büyük kurumsal AI harcamaları piyasayı destekliyor; bazı oyuncular bunun balon olabileceğini açıkça söylüyor. ( Nvidia/OpenAI ekosistemi haberleri örnek).


Kredi spreadleri çok dar. Kurumsal borç için ödenen primler on yıllık ortalamaların altında; hata payı zayıf. Bu, küçük negatif şokların bile kredi repricing (yeniden fiyatlama) başlatabileceği anlamına geliyor.


ABD kurumsal/politik işleyişindeki bozulma bariz. Politik/kurumsal risk algısı yüksek; hükümet kapanması/veri aralığı gibi unsurlar bilgi akışını bozuyor ve belirsizliği artırıyor. 


Kısa vadeli enflasyon riski yükseliyor. Son 6 aylık veri akışı enflasyonda yeniden hızlanma gösterebilir; 15 Ekim 2025 CPI raporu önem taşıyor. Eğer enflasyon tekrar yükselirse Fed’in kolay para beklentisi bozulur.

Önümüzdeki 3 aylık dönemde ne olabilir?

Üç olası senaryo var

1) Kaldığı yerden devam-Uzun süren risk-on (İyimser senaryo) — Olasılık: %30

  • Tetikleyici: Fed beklentilerinde yumuşama, AI gelirleri beklentileriyle uyumlu güçlü re-rating.

  • Etki: SP500 daha da yükselir; kredi spreadleri daralır; tahvil getirileri düşer; DXY zayıflar; altın yatay / hafif düşüş.

  • Kritik izlenecek konu: AI sermaye haberleri (ör. büyük GPU/deal finansmanları), Fed konuşmaları, kurumsal kazançlar.

2) Temel senaryo — düzeltme — Olasılık: %45

  • Tetikleyici: Kredi spreadlerinde sınırlı genişleme ya da enflasyon veri sürprizi (yukarı) / Fed sıkı duruş söylemi.

  • Etki: SP500 %10–20 geri çekilebilir; yüksek riskli krediler baskı altında; tahvil getirileri yükselir; altın kısa süreli yükselir (güvenli liman), DXY güçlenir.

3) Kısa çöküş / panik senaryosu — Olasılık: %25

  • Tetikleyici: Büyük özel borç iflası, AI finansmanında beklenmeyen çöküş (ör. dev bir data-center projesi iptali), ABD veri şoku/kurumsal kriz.

  • Etki: Likidite sıçraması, kredi repricing, SP500 hızla %25+ düşebilir; tahvil getirileri sert yükselir (risk primi+faiz etkisi); altın volatil, ilk aşamada düşüp sonra güvenli liman alımıyla toparlanabilir.

                                         Dikkat edilmesi gereken noktalar

  1. CPI (ABD) — 15 Ekim 2025: Yukarı sürpriz → Fed kolay para beklentisini zayıflatır; piyasada sert satış.

  2. Büyük AI finansman/deal haberleri : Pozitif momentum besler; aşırı risk iştahı teyitçisi.

  3. Kredi spreadlerinde günlük genişleme >20–30 bp: Sistemik risk artışı sinyali.

  4. Büyük ETF nakit çıkışı/girişleri (ör. SPY net büyük çıkışlar vs VOO/IVV inflow patterns) — likidite ve perakende davranışı açısından önemli.

                               


6 Mart 2025 Perşembe

Fakirin altını "gümüş"

2023'ün başından bu yana altının fiyatı dolar bazında neredeyse %60 arttı. Bu, dalgalı birkaç haftanın ardından Amerika'nın S&P 500 endeksi de dahil olmak üzere, dünyanın önde gelen hisse senedi endekslerinden daha fazla bir yükseliş anlamına geliyor.

Mantık, gümüş fiyatlarının altın fiyatlarıyla benzer şekilde hareket etmesi gerektiğini söylüyor. O da nadir, parlak ve dayanıklı bir metal olup, binlerce yıldır mücevher ve para üretiminde kullanılıyor. Bu köklü değer saklama rolü, yatırımcıların endişeli olduğu zamanlarda ona da bir “güvenli liman” cazibesi kazandırıyor. Altında olduğu gibi, dünyadaki sınırlı gümüş miktarı da onu enflasyona karşı iyi bir koruma aracı yapmalı. Nitekim her iki metalin son yükselişi, yatırımcıların jeopolitik kaos ve sürekli artan fiyatlar konusundaki endişeleriyle paralel gerçekleşti. Üstelik faiz oranları yükseldiğinde genellikle düşme eğiliminde olmalarına rağmen bu sefer yükselmeyi başardılar.

Teori böyle söylese de pratikte madencilik arzı ve endüstriyel talep farklılıkları nedeniyle gümüş-altın fiyat oranı sürekli değişiyor. Uzun vadede bu durum, gümüş yatırımcıları için yıllarca hayal kırıklığı yarattı. 1970'lerde bir ons altın almak için 30 ila 40 ons gümüş satmanız gerekiyordu; bugün bu oran 90’a çıkmış durumda.

Spekülatörler de gümüş yüzünden zarar gördü. 2007-2009 küresel finans krizinden sonra zayıflayan sanayi talebi ve güvenli liman varlıklarına olan ilginin artması nedeniyle gümüş fiyatı daha çok yatırımcıların keyfine bağlı hale geldi. Bunun sonucu olarak gümüş-altın fiyat oranı uzun yıllar altın fiyatına paralel hareket etti. Gümüşe yatırım yapmak, altına kaldıraçlı yatırım yapmaya benzer bir hale geldi ki bu durum, normalde kredi kullanarak kaldıraçlı yatırım yapmak zorunda kalan hedge fonlar için büyük bir fırsattı. Ancak 2010’ların sonuna doğru bu ilişki bozuldu ve gümüş bir anda yatırımcıların gözünden düştü, spekülatörler büyük kayıplar yaşadı.

Şimdi ise gümüş tekrar revaçta. Merkez bankaları yıllardır altın rezervlerini artırıyor. Eylül ayında Rus haber ajansı Interfax, hükümetin yakında gümüş de satın almaya başlayacağını bildirdi. 2021’den sonra ilk kez, geçen yıl gümüş borsa yatırım fonları net giriş kaydetti. Bu yıl New York’taki tüccarlar, Londra’daki altın stoklarını hızla tüketti; çünkü ilerleyen dönemde ithalata ek vergiler gelebileceğinden endişeliler. Ancak gümüşe olan talep daha da hızlı arttı—öyle ki Atlantik aşırı fiyat farkı, gümüş külçelerinin ticari uçuşlarla taşınmasını bile kârlı hale getirdi.

Daha da önemlisi, arz ile talep arasındaki açığın genişlemesi, bu çılgınlığın devam edeceğini gösteriyor. Silver Institute’a göre, madencilik ve geri dönüşüm yoluyla sağlanan yıllık gümüş arzı son on yılda biraz azaldı. Aynı dönemde sanayi talebi, büyük ölçüde güneş panellerinde kullanılan gümüş nedeniyle %50’den fazla arttı. Büyük miktarda güneş paneli üreten Çin’in ithalatı hızla yükseldi. Madencilik kapasitesi kısa sürede artırılamayacağından, bu dengesizlik gümüş fiyatlarını bir süre daha yukarı taşıyacak gibi görünüyor.

Dünya daha da karmaşık ve gergin bir yer haline geldikçe, yatırımcıların güvenli liman varlıklarına olan ilgisinin azalması zor görünüyor. Öte yandan, hükümetlerin değer saklamak için ABD’nin erişemeyeceği alternatifler araması için giderek daha fazla sebep var. Son dönemde merkez bankalarının altın almasının büyük nedenlerinden biri de bu. Kimileri Donald Trump gibi kripto paraları rezervlerine eklemeyi düşünebilir. Ancak aynı işi görebilecek başka bir değerli metal daha var.

4 Mart 2025 Salı

Trump tarifelerle Amerika'nın sorunlarını çözemeyecek

 Trump yönetimi, ABD’nin dış ticaret açıkları nedeniyle mağdur olduğunu savunarak tarifeleri (gümrük vergilerini) çözüm olarak öne sürüyor. Ancak, tarifeler ne ticaret açığını kapatır ne de üretim sektöründeki istihdamı geri getirir.

ABD, 1982’den beri cari açık verirken, Almanya ve Japonya fazla vermesine rağmen, ABD’nin ekonomik büyüme oranı onları geride bırakmıştır. Fakat ekonomik büyüme tek başına halkın refahını garanti etmez; ABD'de gelir eşitsizliği artmış, işçiler iyi ücretli imalat sektöründeki işlerini kaybetmiş, reel ücretler duraklamış ve üniversite mezunu olmayanların yaşam beklentisi düşmüştür.

Tarifeler, ABD dolarının güçlenmesine neden olarak ihracata zarar verir ve ithalatı artırır. Aynı zamanda, üretimde kullanılan ara malların fiyatlarını yükselttiği için yerli sanayiyi de olumsuz etkiler. Sonuç olarak, ticaret dengesi iyileşmez ve imalat sektörü canlanmaz.

ABD'nin ekonomik sorunlarını çözmek için daha iyi politikalar geliştirilmelidir. Önerilen çözümler arasında daha adil bir vergi sistemi, büyük şirketlerin piyasa gücünü sınırlamak, sağlık sistemini iyileştirmek ve iş gücü eğitimini artırmak yer alıyor. Ancak Trump yönetimi bu tür reformlar sunmuyor.

ABD'nin dış borçlarının büyük bir kısmı doğrudan yabancı yatırımlar (FDI) ve hisse senedi yatırımlarından oluşuyor ki bunlar ekonomik büyümeyi desteklemiştir. Örneğin, Nippon Steel’in US Steel’deki hissesi Trump tarafından bile olumlu karşılanmıştır.

ABD’nin temel sorunu düşük ulusal tasarruf oranı ve yüksek yatırımlardır. Federal bütçe açığını kontrol altına almak, ticaret açığını ve imalat sektöründeki düşüşü iyileştirebilir. Ancak mevcut yönetim, sorunun yanlış noktasına odaklanarak tarifeleri bir çözüm gibi sunmaktadır.