16 Aralık 2018 Pazar

ABD DURGUNLUK BEKLENTİLERİ, TAHVİL FAİZLERİ, BANKACILIK SEKTÖRÜ

Son küresel krizle normalin dışına çıkan dünya, anormalleşen merkez bankaları artık bize "normal nedir" dedirtse de eski vasatını arayan dünyada aslında son krizden ne kadar uzaklaştık ki yorumları da sona ermiş değil.

Küresel anlamda normale döndüğümüzü ne zaman mı anlarız? Merkez Bankalarının başkanlarını soran olunca duraksayıp hatırlayamayınca.

ABD için ekonominin doygunluğa yaklaştığı, önümüzdeki 3 yıl içinde resesyona gireceği beklentileri, ticaret savaşı,Fed faiz artırımlarına ara verecek beklentileri,Trump'ın Fed eleştirileri ve son olarak uzun vadeli tahvil faizi ile kısa vadeli tahvil faizi farkının kapanıyor olması...Bir şeyler oluyor belli.

Bu yazıda tahvil tarafına bakacağız. 

Normalde ! bir ülkede uzun vadeli faizin oranı kısa vadeden uzun olur. Çünkü uzun vadenin belirsizliği kısa vadeden yüksek olacağı için uzun vadeli geleceği tahmin etmenin extra zorluğu extra maliyet demektir. Paranın maliyeti de faizse, uzun vadeli faiz kısa vadeli faizden yüksek olmalıdır.

Bunu bankacılık sektörü üzerinden konuşalım. Bankacılık sektörünün reel sektörü finanse etmesi, tüketici tarafına destek olması ekonomide büyüme için önemli.Kredilerin yükselmesi ekonomik aktivitenin canlılığının göstergesi.  Bankaların kredi olarak dağıttığı paranın kaynağı, bankaya verilen parayı genellikle kısa vadede tutar. Örnek olarak Türkiye'de mevduatın büyük çoğunluğunun vadesi 3 ayı geçmez. Banka bu kısa vadeli olarak kendisine gelen parayı uzun vadede konut-ticari-otomotiv-tüketici benzeri krediler olarak dağıtır. Borç olarak verdiği paranın vadesi uzundur. Etrafınızda  1 yıl vade için yüksek meblağlı konut kredisi, onu geçtim 36 ay vade altında tüketici kredisi alan ve bankada mevduatta 3 aydan fazla bekleyen tasarruf sahibi var mı?

Bankanın ana karı da kısa vadede topladığı ile uzun vadede dağıttığı arasındaki farktır.

Uzun vadenin (kredi vermenin) faizi yüksek, kısa vadenin ( mevduat kabul etmenin) faizi düşük olmak durumundaysa, bu tablo değiştiğinde, yani kısa vadeli borç ile uzun vadeli borç arasındaki fark kapandığında, hatta kısa vadeli faizin uzun vadeli faiz üstüne çıkması durumunda ne olur? Kredi sistemi tıkanır, bankalar borç vermeye hevesli olmaz. Çünkü banka bu işten kazanç elde edemeyecek.

Bankalar kredi vermezse ne olur? Yukarıdaki kırmızı satıra bakın. Bunun tersi olur.

Aşağıda ABD 10 yıllık tahvil faizi ile 2 yıllık tahvil faizinin farkını göreceksiniz.



Getiri eğrisi 2004 sonunda düşüyor, yani 10/2 yıllık tahvil faizi farkı gittikçe azalıyor, 2006 yılında negatif bölgeye geçiyor, yani 2 yıllık tahvil faizi 10 yıllık tahvil faizinden yüksek hale geliyor. İşte burası anormal.

O dönemde ABD büyümesi


2006 yılı öncesinde % 4'e yakın büyümeden krizde %4 yakın küçülmeye....

Getiri eğrisi grafiğin 2014'den bu yana düşmesi, uzun (10 yıllık) ve kısa (2 yıllık) tahvil farkının kapanması, doğrudan ekonomide alarm zillerini çaldırmıyor. Fakat farkın kapanıyor olması ve bilinmez bir gelecekte aynı 2006 yılında olduğu gibi eksiye geçip 2 yıllık tahvil faizinin 10 yıllık tahvil faizinden yüksek olma ihtimali endişe yaratıyor...Çünkü 2 yıllık tahvil faizinin 10 yıllık tahvil faizi üstüne çıktığı dönem ABD ekonomisi için bir sinyal barındırıyor. 

2 yıllığın 10 yıllığı aşması 12-18 ay öncesinden ABD ekonomisinin durgunluğa gireceğinin işaret fişeği olmuş.

O zaman gözümüz ABD banka hisselerinde olsun. ABD borsaları düzeltmem mi yaşıyor, kırılma mı yaşayacak bunun cevabını getiri eğrisinde düzleşme ve negatife dönme hikayesinde ve bankacılık endekslerinde aramak yanlış olmaz herhalde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder