10 Mayıs 2012 Perşembe

Herkesin Ekonomisti Kendine Güzel


Ekonomi bilim midir değil midir, bu meseleyi hala tartışanlar olsa da ekonomik gelişmeler, sonunda cebimizdeki para miktarını etkileyen ekonomi politikaları, ülke gündemindeki yerini kimseye bırakmıyor. Hepimiz ucundan köşesinden döviz, borsa,faiz,enflasyon vs. gibi ekonomik kavramları gündelik hayatımızda kullanıyoruz. İktisadi kavramlarla beraber, bu kavramları sürekli tartışan, birinin dediğine diğerinin itiraz ettiği, böylelikle de kafaları iyice karıştıran ekonomistler de etki alanlarını arttırıyor. Biz de artık takım tutar gibi iktisatçı tutuyoruz, herkesin ekonomisti kendine güzel.
Ekonomist kimdir ? Ekonomideki kişilerin hareketlerini anlama, yorumlama ve tahmin etmeye çalışan kişi. Bireyden devlete değişik aktörlerin, bazen as oyuncu bazen figüran gibi rol aldığı bir sahne de ekonomi.
Ekonomistler daha çok kriz zamanlarında kıymete biniyor. En son krizde Roubini örneğindeki gibi. Senelerce felaket olacak dersiniz, bir gün felaket olur, ben demiştim der, felaketin kaymağını yersiniz. Daha çok kriz zamanlarında iktisatçılar takip edilir diyoruz çünkü, içinde bulunulan felaketi en mantıklı şekilde iktisatçı açıklayabilir . Herhangi bir ekonomi konusunda herkes bir şeyler söyleyebilir, dedikleri tutmazsa problem olmaz. Ekonomistler de fikir beyan eder, ama tutmazsa kendileriyle dalga geçilir, “ anlı şanlı prof.lar,bunun için mi o kadar sene eğitim aldınız, siz de bilemediniz biz de” denebilir. Fakat ekonomistlerin geleceği görememe konusunda şöyle bir ayrıcalıkları var; evet ben sade vatandaş olarak geleceği göremeyebilirim, ekonomist de göremez, ama Mahfi Hoca’nın dediği gibi  ekonomist, neden öngörülerinin tutmadığını açıklayabilir (kolay bahane bulur) bense sade vatandaş olarak açıklayamam. Farkımız bu.

İktisatçı, işinin başındayken bir teknisyenden farksızdır aslında. Önüne gelen verileri alır değerlendirir, bir model kurar, modeli olabildiğinde detaylandırıp analizini tamamlar,soran olursa matematiksel yöntemlerle iddiasını da ispat eder. İktisatçı ekonomik tablonun geneline bakıp bir yorum yapar  ancak; neden sürekli kriz yaşıyoruz, neden cebimdeki paranın değeri sürekli düşüyor dediğinizde topu taca atar, yani siyasete… Ülke kötü yönetiliyordur, siyasetçilerin derdi sade vatandaşın problemi değildir,daha büyük meselelerle uğraşılıyordur. Halbuki siyasetle ekonomi çok nadir birbirinden ayrıdır.
1929 büyük ekonomik buhranın meşhur iktisatçısı Keynes'in dediği gibi, "iktisatçılarla siyaset felsefecileri, ister doğru olsunlar, isterse hatalı, genel olarak düşünülenden çok daha etkilidirler. Aslında dünyayı yöneten başka bir şey de pek yoktur.”
Kendisi de iktisat eğitimi almış bir Yılmaz Özdil fıkrasıyla yazıyı bitirelim:
Rusya, SSCB yıkılmak üzere, Kızılmeydan’da askeri törende Gorbaçov tribünde, kızıl ordu ne kadar mahvedici bir güç olduğunu göstermek için, olanca haşmetiyle resmi geçit yapıyor, en önde ikişer metre boyundaki seçkin askerlerin taburu, rap rap yürüyor. Hemen arkasından, namlularını havaya dikmiş halde, tanklar geliyor. Onların arkasından teknoloji harikası nükleer füzeler... O da ne! füzelerin arkasından elinde pipo, ince gözlüklü, entel  tipler yürüyor... Komutanlar  telaşlanıyor tabii, "eyvah" diyorlar, alakasız adamlar resmi geçide sızmış... Gorbaçov, eliyle işaret ederek, "sakin olun" diyor, "resmi geçide ben soktum onları, telaşlanmayın, onlar bizim ekonomistlerimiz... yaratabilecekleri hasarı tahmin bile edemezsiniz!""

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder